Tom kendini kaldırmak için çok cılız.
- Tom is too weak to lift himself.
Kutuyu kaldırmak için bütün gücüyle çabaladı.
- He tried with all his might to lift the box.
Asansörün otomatik bir kapısı var.
- The lift has an automatic door.
Yangın durumunda, asansör kullanmayın.
- In case of fire, do not use the lift.
Numarayı çevirmeden önce alıcıyı kaldırmayı unuttum.
- I forgot to lift the receiver before dialing the number.
Bir parmağını bile kaldırmazdı.
- He wouldn't even lift a finger.
Bir parmağını bile kaldırmazdı.
- He wouldn't even lift a finger.
Yüce Allah sonradan kaldıramayacağı bir taş yaratabildi mi?
- Could an almighty god create a stone that he would not be able to subsequently lift?
Bunu kaldırmama yardım eder misin?
- Can you help me lift this?
Tom yardım etmek için bir parmağını kaldırmadı.
- Tom didn't lift a finger to help.
The lift came into the shop dressed like a country gentleman, but was careful not to have a cloak about him, so that the tradesman could see he had no opportunity to conceal any goods about his person.
... this needs to be the year congress lifts the remaining restrictions on detainee ...