Bu bir ömür boyu şanstır.
- This is the chance of a lifetime.
O kadın beni ömür boyu ben olduğum için sevecekse ben onunla evlenirim.
- If that woman will love me for who I am for a lifetime, I would marry her.
Tatoeba: Annenin hayatı boyunca şimdiye kadar söyleyebildiğinden daha fazla cümleye sahibiz.
- Tatoeba: We've got more sentences than your mom could ever say in her lifetime.
Hayatının rüyası sonunda gerçek oldu.
- Her dream of a lifetime finally came true.
Bu, bir ömür boyu süren fırsattır.
- This is the opportunity of a lifetime.
O kadın beni ömür boyu ben olduğum için sevecekse ben onunla evlenirim.
- If that woman will love me for who I am for a lifetime, I would marry her.
Tom'un daha fazla sabuna ihtiyacı yok. Mary ona bir ömür boyu yetecek kadar sabun verdi.
- Tom doesn't need any more soap. Mary gave him enough to last a lifetime.
Tom'un daha fazla sabuna ihtiyacı yok. Mary ona bir ömür boyu yetecek kadar sabun verdi.
- Tom doesn't need any more soap. Mary gave him enough to last a lifetime.
Bu, bir ömür boyu süren fırsattır.
- This is the opportunity of a lifetime.
I've been waiting a lifetime for a train.
... That adds up to a lot of human lifetimes that we ...