Lanet olası bir ruh yoktu.
- There was not a bloody soul.
İnsan ruh ve bedenden oluşur.
- Man consists of soul and body.
O canı gönülden yaptı.
- He put all his heart and soul into it.
Urallara tırmanmak istiyorsan sen cesur bir kişisin.
- You're a brave soul if you want to climb the Urals.
Tom çok cesur bir kişidir.
- Tom is a very brave soul.
Görünürde kimse yoktu.
- There wasn't a soul in sight.
Biz kimseye söylemedik.
- We didn't tell a soul.
Bireysel özgürlük, demokrasinin ruhudur.
- Individual freedom is the soul of democracy.
This place has no soul.