Neredeyse gitmeye hazırım.
- I'm about ready to go.
Et henüz hazır değil.
- The meat's not ready yet.
En kötüsü için hazır olmalısınız.
- You should be ready for the worst.
Akşam yemeği hazır olmak üzeredir.
- Dinner is almost ready.
Arkadaşlarım neredeyse burada olacak.
- My friends will be here at any moment.
Çabuk ol! Şimdiye dek hazır olman gerekir.
- Hurry up! You should be ready by now.
İki ülke arasında her an bir ticari sürtünme ortaya çıkabilir.
- Trade friction might arise between the two nations at any moment.
Her an bir yangın meydana gelebilir.
- A fire may happen at any moment.
Ne gelirse gelsin hazırlıklı olmalıyız.
- We ought to be ready for whatever comes.
Hazırlıklı bir konuşma yaptım.
- I had a speech ready.