İngilizce düzeyimi yükselteceğim.
- I'm going to raise my English level.
Onun oyunculuğu profesyonel düzeydedir.
- Her acting is on the level of a professional.
Çoğumuz ebeveynlerimiz ve büyük ebeveynlerimizden önemli ölçüde daha varlıklı olmamıza karşın, onu yansıtan mutluluk seviyeleri değişmemiştir.
- While most of us are significantly better off financially than our parents and grandparents, happiness levels haven't changed to reflect that.
Çok fazla balık avı dolayısıyla, bazı balık stokları şimdi tehlikeli derecede düşük seviyelerde.
- Due to overfishing, some fish stocks are now at perilously low levels.
Bu ağacın tepesi çitle aynı yükseklikte.
- The top of this tree is level with the fence.
Dağ, deniz seviyesinden 2000 metre yüksekliktedir.
- The mountain is 2000 meters above sea level.
Tom bir kahkaha kulübüne katıldı ve onun stres seviyeleri önemli ölçüde düştü.
- Tom has joined a laughter club and his stress levels have decreased significantly.
Çoğumuz ebeveynlerimiz ve büyük ebeveynlerimizden önemli ölçüde daha varlıklı olmamıza karşın, onu yansıtan mutluluk seviyeleri değişmemiştir.
- While most of us are significantly better off financially than our parents and grandparents, happiness levels haven't changed to reflect that.
Çok fazla balık avı dolayısıyla, bazı balık stokları şimdi tehlikeli derecede düşük seviyelerde.
- Due to overfishing, some fish stocks are now at perilously low levels.
Su, deniz seviyesinde 100 santigrat derecede kaynar.
- Water boils at 100 degrees Celsius at sea level.
İyi bir seviyede olmadığımın farkındayım; bu yüzden, daha fazla pratik yapmam gerekiyor.
- I'm aware I'm not at a good level; therefore, I need to practice more.
Son zamanlarda yağ düzeyini kontrol ettin mi?
- Have you checked the oil level recently?
Şirket iflasları geçen ay yüksek bir düzeyde devam etti.
- Corporate bankruptcies continued at a high level last month.
Tom geçen yılın ders planlarını benimsedi böylece onları bu yılın daha düşük seviyeli öğrencileri için kullanabildi.
- Tom adapted last year's lesson plans so he could use them with this year's lower level students.
Biz aynı seviyedeyiz.
- We are on the same level.
His pulse has been level for 12 hours.
Take the elevator and get off at the promenade level.
Hand me the level so I can tell if this is correctly installed.
Watch out for the next level; the bad guys there are really overpowered.
You can level the table by turning the pads that screw into the feet.
We've reached a new level of success.
He levelled an accusation of fraud.
By the end of the day, we'd dug down to the level of the old basement floor.
He kept a level head under stress.
This table isn't quite level; see how this marble rolls off it?.
My half-orc barbarian reached fifth level before he was squashed by a troll.