Eninde sonunda kim karar verecek?
- Who will ultimately decide?
Sonuçta, o kadar da kötü değil.
- In the end, it's not that bad.
Sonuçta istasyona koştum ve bir şekilde tam vaktinde oraya ulaştım.
- In the end I ran to the station, and somehow got there on time.
Tartışma şiddetli ve ahenkli ama sonuçta inandırıcı değil.
- The argument is rigorous and coherent but ultimately unconvincing.
Sonuçta, okula gitmeye son verdi.
- Ultimately, he ended up going to school.
Sonunda o, yoluna girecek.
- It'll come right in the end.
Sonunda, Almanlar geri çekilmeye zorlandı.
- In the end, the Germans were forced to withdraw.