Select Keyboard: Türkçe ▾ X
| ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|
| ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
الإنجليزية - التركية
تعريف let flow, make flow; spill; cast, mold; rain heavily في الإنجليزية التركية القاموس.
- pour
- {f} dökmek
Votka içmek için yeni moda tarzı onu doğrudan göz yuvasına dökmektir. Ancak, böyle yapmak ciddi olarak görüşünüze zarar verebilir.
-The new trendy way to drink vodka is to pour it directly into your eye socket. However, doing so could seriously damage your vision.
- pour
- {f} akıtmak
- pour
- (Gıda) çay koymak
- pour
- koymak (içecek)
- pour
- koymak (çay vb)
- pour
- dökülmek
- pour
- şakır şakır yağmak
- pour
- akmak
- pour
- boşalt
Durmaksızın hepsini bana boşalttı.
-She poured me all of it without stopping.
Kaynayan suyu bardağa boşalttı.
-She poured boiling water into the cup.
- pour
- (çay/vb.) koymak
- pour
- Hepsi bir arada gelir po
- pour
- {f} bardaktan boşanırcasına yağmak
- pour
- dokülmek
- pour
- {f} dökülmek (kalıba)
- pour
- {i} şiddetli yağmur
Üç gün şiddetli yağmur yağdı.
-It poured for three days.
Sabah saatlerinde şiddetli yağmur yağıyordu.
-It was pouring rain all morning long.
- pour
- dökülen miktar
- pour
- {f} yağdırmak
- pour
- {i} akış
المصطلحات ذات الصلة
الإنجليزية - الإنجليزية
تعريف let flow, make flow; spill; cast, mold; rain heavily في الإنجليزية الإنجليزية القاموس.
- {f} pour
let flow, make flow; spill; cast, mold; rain heavily
الواصلة
let flow, make flow; spill; cast, mold; rain hea·vi·lyالنطق
Resimler
المفضلات