Bana dolma kalemini ödünç verir misin?
- Would you mind lending me your pen?
Birkaç günlüğüne arabanı bana ödünç vermenin bir sakıncası olup olmadığını merak ediyorum.
- I wonder if you would mind lending me your car for a couple of days.
Birkaç günlüğüne arabanı bana ödünç vermenin bir sakıncası olup olmadığını merak ediyorum.
- I wonder if you would mind lending me your car for a couple of days.
Tom sonunda Mary'yi akordeonunu ona ödünç vermesi için ikna etti.
- Tom finally talked Mary into lending him her accordion.
Paranı ona ödünç vermek senin aptallığın.
- It is stupid of you to lend him your money.
Tom ihtiyacım olan parayı bana ödünç vermek için yeterince nazikti.
- Tom was kind enough to lend me the money I needed.
Paranı ona ödünç vermek senin aptallığın.
- It is stupid of you to lend him your money.
Öğrencilerden herhangi birine kitaplarımı ödünç vermek istemiyorum.
- I don't lend my books to any of the students.
Tom'un Mary'den video kamerasını ona ödünç vermesi için isteme cesareti yok.
- Tom doesn't have the courage to ask Mary to lend him her video camera.
Paranı ona ödünç vermek senin aptallığın.
- It is stupid of you to lend him your money.
Defterimi sana ödünç vereceğim.
- I'll lend you my notebook.
Bisikletini birkaç günlüğüne bana ödünç verebilir misin?
- Could you lend me your bicycle for a couple of days?
a lending library.
Don't get upset, I was just having a lend.
The long history of the past does not lend itself to a simple black and white interpretation.