Tom, bana on dolar ödünç verir misin?
- Tom, would you mind lending me ten dollars?
Arabanı bana ödünç verir misin?
- Would you mind lending me your car?
Tom sonunda Mary'yi akordeonunu ona ödünç vermesi için ikna etti.
- Tom finally talked Mary into lending him her accordion.
Sonunda Tom'u bisikletini bana ödünç vermesi için ikna ettim.
- I finally talked Tom into lending me his bicycle.
Paranı ona ödünç vermek senin aptallığın.
- It is stupid of you to lend him your money.
Öğrencilerden herhangi birine kitaplarımı ödünç vermek istemiyorum.
- I don't lend my books to any of the students.
Ona ödünç para vermek zorundaydım.
- I had to lend to him money.
Paranı ona ödünç vermek senin aptallığın.
- It is stupid of you to lend him your money.
Paranı ona ödünç vermek senin aptallığın.
- It is stupid of you to lend him your money.
Arabasını bana ödünç vermesi için annemi ikna ettim.
- I persuaded my mother to lend me her car.
Lütfen bu kalemi bana ödünç ver.
- Please lend me this pen.
Bana bir zımba ödünç verebilir misiniz?
- Can you lend me a stapler?
a lending library.
Don't get upset, I was just having a lend.
The long history of the past does not lend itself to a simple black and white interpretation.