Bu meşru bir endişedir.
- It's a legitimate worry.
Hangi prens tahtın meşru varisi?
- Which prince is the legitimate heir to the throne?
Onların yasal sıkıntıları var.
- They have legitimate gripes.
Haklı bir sebep söylemezsen seni boşamayacağım.
- I won't divorce you unless you give me a legitimate reason.
The attempt at legitimation of his crime failed and drew attention to him, dooming him.