Ancak Lucy evinden ayrılmak üzereydi.
- However, Lucy is about to leave her home.
O beni aradığında evden ayrılmak üzereydim.
- I was about to leave my house when she rang me up.
Bu paketleri kısa bir süreliğine bırakmak istiyorum.
- I want to leave these packages for a while.
Konuyu ona bırakmaktan başka seçeneğimiz yoktu.
- We had no choice but to leave the matter to him.
O az önce izinli gitti.
- He's just gone on leave.
Tom izin için başvurdu.
- Tom applied for a leave of absence.
Tom bir acil durum çağrısı aldı ve işi terk etmek zorunda kaldı.
- Tom got an emergency call and had to leave work.
Onun işini terk etmek için karar verdiğini bilmiyordum.
- I didn't know he had decided to leave his job.
Gitmek isteyen birini kalmaya zorlayamazsın. Eğer kalmak istersem, beni gitmeye zorlayabilirler mi?
- You cannot force someone to stay if they want to leave. If I want to stay, can they force me to leave?
Daha uzun süre kalmak istiyorum ama gitmek zorundayım.
- I'd like stay longer, but I have to leave.
Ağaçların yaprakları sonbaharda sarıya döner.
- The leaves of the trees turn yellow in fall.
Bahçe düşmüş yapraklarla kaplıydı.
- The garden was covered with fallen leaves.
İstasyona vardığımda tren tam hareket etmek üzereydi.
- When I arrived at the station, the train was just about to leave.
Hareket etmek için hazır ol.
- Be prepared to leave.
Ayrılmayacaklar gibi görünüyor.
- It sounds like they're not going to leave.
O yakında hastaneden ayrılacak.
- She will leave the hospital soon.
Ben yola çıkmak için hazır değildim.
- I wasn't ready to leave.
Hemen yola çıkmak zorundayız.
- We have to leave at once.
Vedalaşmadan gitmek istemedim.
- I didn't want to leave without saying goodbye.
Onlarla kapıda vedalaştım.
- I took my leave of them at the gate.
Tom, ülkeyi terketmek istediğini söylüyor.
- Tom says he wants to leave the country.
Tom terketmek zorunda olacak.
- Tom is going to have to leave.
Cambridge treni 5. platformdan kalkmaktadır.
- The train for Cambridge leaves from Platform 5.
Tren kalkmak üzere. Acele et.
- The train's about to leave. Hurry up.
I think you'd better leave.
When he had leeft speakynge, he sayde vnto Simon: Cary vs into the depe, and lett slippe thy nette to make a draught.
I'll leave the car in the station so you can pick it up there.
I left the band.
Can't we just leave this to the experts?.
When my father died, he left me the house.
And by myssefortune Sir Bors smote Sir Launcelot thorow the shylde into the syde, and the speare brake and the hede leffte stylle in the syde.
I left the country and I left my wife.
I've been given three weeks' leave by my boss.
There's not much food left, we'd better go to the shops.