lay eyes on

listen to the pronunciation of lay eyes on
الإنجليزية - التركية
bakmak
(deyim) görmek
look at
göz önüne almak
look at
göz atmak

Eve bir göz atmak için gideceğim. - I will go and take a look at the house.

Pul koleksiyonuna bir göz atmak istiyorum. - I'd like to have a look at your stamp collection.

look at
(Fiili Deyim ) bakmak , incelemek , gözden geçirmek
look at
gözden geçirmek
look at
(Bilgisayar) bakılacaklar
look at
bak

Bu Japon arabasına bak. - Look at this Japanese car.

Meg bile bana bakmadı. - Meg didn't even look at me.

lay on
(deyim) hazırlamak
lay on
temin etmek
lay on
(deyim) organize etmek
lay on
sağlamak
lay on
üzerine atılmak
lay on
sağla
look at
yargılamak
look at
ele almak
look at
bakmak

Tom arabaya yakından bakmak için durdu. - Tom stopped to take a close look at the car.

Sabah güneşi bakmak için çok parlak. - The morning sun is too bright to look at.

lay on
1. üzerine atılmak, saldırmak. 2. üstüne sürmek
lay on
halletmek
lay on
koymak
lay on
(deyim) saglamak,vermek. 2.duzenlemek,hazirlik yapmak
lay on
kullanmak (kamçı)
lay on
ayarlamak
lay on
(deyim) lay sth. on
lay on
tesisat döşemek
lay on
üzerine atılmak, saldırmak
lay on
(Fiili Deyim ) 1- (boya vs.) sürmek 2- saldırmak , üstüne atılmak
lay on
sürmek
lay on
üstüne sürmek. lay one's cards on the k.dili., bak. put one's cards on the table
lay on
yüklemek
lay on
yüklenmek
look at
seyretmek
الإنجليزية - الإنجليزية
look at
lay on
If you lay on something such as food, entertainment, or a service, you provide or supply it, especially in a generous or grand way. They laid on a superb evening
lay eyes on

    التركية النطق

    ley ayz ôn

    النطق

    /ˈlā ˈīz ˈôn/ /ˈleɪ ˈaɪz ˈɔːn/

    علم أصول الكلمات

    [ 'lA ] (verb.) before 12th century. Middle English leyen, from Old English lecgan; akin to Old English licgan to lie; more at LIE.
المفضلات