last; latest; final

listen to the pronunciation of last; latest; final
الإنجليزية - التركية

تعريف last; latest; final في الإنجليزية التركية القاموس.

latter
{s} sonraki

Hem balık hem de et besleyici fakat sonraki öncekinden daha pahalı. - Fish and meat are both nourishing, but the latter is more expensive than the former.

Sevgi paranın üstündedir. Sonraki önceki kadar çok mutluluk veremez. - Love is above money. The latter can't give as much happiness as the former.

latter
sonuncusu
latter
iki şeyden sonuncusu
latter
son

Hem balık hem de et besleyici fakat sonraki öncekinden daha pahalı. - Fish and meat are both nourishing, but the latter is more expensive than the former.

Onun sonunda konuşma sanatı ve mantık ile ilgili , Socrates metodunda herhangi bir anlaşmazlık örneği ile biten ikincisinin sonunda iki küçük skeç vardı. - The end of which there were two little sketches of rhetoric and logic, the latter finishing with a specimen of a dispute in the Socratic method.

latter
{s} ikisinden sonuncusu, ikincisi
latter
son söylenilen
latter
{s} ikincisi

Onun sonunda konuşma sanatı ve mantık ile ilgili , Socrates metodunda herhangi bir anlaşmazlık örneği ile biten ikincisinin sonunda iki küçük skeç vardı. - The end of which there were two little sketches of rhetoric and logic, the latter finishing with a specimen of a dispute in the Socratic method.

Fransızlar ve İngilizler içki içmeyi severler ama birincisi kırmızı şarap için içeriye girerken ikincisi birayı tercih eder. - The French and the English like drinking, but the latter prefer beer whereas the former go in for red wine.

latter
(Mukavele) son bahsedilen, sonuncu
latter
sonraki,sonuncu
latter
{s} sonra gelen
latter
ölüm
latter
zikronulan iki şeyin sonra geleni
latter
şimdiki zamana uygun
latter
latterly
الإنجليزية - الإنجليزية
latter
Last; final
dernier
last; latest; final
المفضلات