Onun erkek arkadaşı hoş bir delikanlı.
- Her boyfriend's a nice lad.
O iyi genç bir delikanlı.
- He's a fine young lad.
O iyi genç bir delikanlı.
- He's a fine young lad.
Bana sırnaşmayın genç bayan!
- Don't get sassy with me young lady!
Bir zamanlar, uzak bir yerde, yaşlı bir adam ve yaşlı bir bayan yaşardı.
- Once upon a time, in a place far away, lived an old man and an old lady.
Kadın adama tahammül etti.
- The lady tolerated the man.
I loved saying lads . . . like I was a comrade . . . like I was one of them ... me and the lads . . . alright lads, eh ... Italy, no problem .
I think he reckons he's a bit of a lad.