lacking in force or ability

listen to the pronunciation of lacking in force or ability
الإنجليزية - التركية

تعريف lacking in force or ability في الإنجليزية التركية القاموس.

weak
{s} cılız

Calhoun konuşmasını okuyamayacak kadar çok cılızdı. - Calhoun was too weak to read his speech.

Cılız ve narin bir çocuktu. - He was a weak and delicate child.

weak
{s} güçsüz

Güçsüz bir prens olan Eric Danimarkalılar arasında büyük hoşnutsuzluğa sebep olan kötü bir para sistemi çıkardı. - Eric who was a weak prince issued a bad coinage which excited great discontent among the Danes.

O, hastalığından sonra hâlâ güçsüzdü. - She was still weak after her illness.

weak
{s} zayıf

Herkesin hem güçlü hem de zayıf noktaları vardır. - Everyone has both strong and weak points.

O,İngilizcede zayıftır. - He is weak in English.

weak
{s} hafif

Kahvemi hafif severim. - I like my coffee weak.

Kahvemi hafif istiyorum. - I'd like my coffee weak.

weak
açık (çay)
weak
mukavemetsiz
weak
argın
weak
açık

Açık kahveyi tercih ederim. - I prefer weak coffee.

Tom açıkçası hâlâ çok zayıf. - Tom is obviously still very weak.

weak
{s} sulu
weak
weakly s
weak
{s} dayanıksız, sağlam olmayan, zayıf: a weak
weak
{s} iradesiz
weak
(Tıp) Kuvvetsiz, zayıf
weak
silik çıkmış
weak
zaaf

İnsan zaafına müsamaha göstermek zorundasın. - You have to allow for human weakness.

weak
{s} silik
weak
hastalıklı
weak
(sıfat) kuvvetsiz, zayıf, cansız, cılız, güçsüz, aciz, dayanıksız, halsiz, iradesiz, hafif, silik, sulu
الإنجليزية - الإنجليزية
weak
lacking in force or ability

    الواصلة

    lack·ing in force or a·bi·li·ty

    التركية النطق

    läkîng în fôrs ır ıbîlıti

    النطق

    /ˈlakəɴɢ ən ˈfôrs ər əˈbələtē/ /ˈlækɪŋ ɪn ˈfɔːrs ɜr əˈbɪlətiː/
المفضلات