kuyucuk

listen to the pronunciation of kuyucuk
التركية - الإنجليزية
wells
plural of well
prolific English writer best known for his science-fiction novels; he also wrote on contemporary social problems and wrote popular accounts of history and science (1866-1946)
third-person singular of well
kuyu
well

Tom shared a well with his neighbor. - Tom komşusuyla bir kuyuyu paylaştı.

Tom wants to be careful not to use too much water. His well is almost dry. - Tom çok fazla su kullanmamak için dikkatli olmak istiyor. Onun kuyusu neredeyse kuru.

kuyu
oil well

This oil well is going to make me rich. - Bu petrol kuyusu beni zengin edecek.

This oil well produces more than 100 barrels per day. - Bu petrol kuyusu günde 100 varilden daha fazla üretiyor.

kuyu
borehole
kuyu
(Hukuk) pit
kuyu
coalpit
kuyu
pit; deep hole
kuyu
bore
kuyu
draw well
kuyu
well; oil well, well; shaft
التركية - التركية
Kars'ın Akyaka ilçesinde, zengin bir kuş yapısına sahip olan göl
kuyu
Su katmanına varıncaya kadar derinliğine kazılan, genellikle silindir biçiminde, çevresine duvar örülen, suyundan yararlanılan çukur: "Kahveci Salih eğilmiş, az evvel sarkıttığı gazozları kuyudan çıkarıyordu."- H. Taner
Kuyu
(Osmanlı Dönemi) Bİ'R
Kuyu
(Osmanlı Dönemi) BEVD
kuyu
Yer altındaki iş yerlerine ulaşmak için açılmış ve kesit boyutları derinliğine oranla sınırlı, düşey veya düşeye yakın bağlantı yolu
Kuyu
(Osmanlı Dönemi) HABİYE
Kuyu
(Osmanlı Dönemi) KALİZEM
Kuyu
(Osmanlı Dönemi) CÜBB
kuyu
İçinden çıkılamayan durum veya yer
kuyu
Toprağa kazılan derince çukur
kuyu
Su katmanına varıncaya kadar derinliğine kazılan, genellikle silindir biçiminde, çevresine duvar örülen, suyundan yararlanılan çukur
kuyucuk
المفضلات