تعريف kuvvetler في التركية الإنجليزية القاموس.
- armed forces silahlı
- forces
- militates
- kuvvet
- strength
- kuvvet
- force
Hoover withdrew American forces from Nicaragua.
- Hoover, Amerikan kuvvetlerini Nikaragua'dan geri çekti.
Act too forcefully and you'll start a war.
- Kaba kuvvet kullanırsan savaş başlatırsın.
- kuvvet
- power
The theory of the separation of powers is attributed to Montesquieu in his book The Spirit of the Laws.
- Kuvvetlerin ayrılığı teorisi onun Kanunların Ruhu adlı kitabında Montesquieu'ya atfedilmiştir.
The conference called for the major powers to cut their armed forces by a third.
- Konferansta süper güçlerden, silahlı kuvvetlerini üçte bir oranında azaltmaları istendi.
- kuvvetler ayrılığı
- (Politika, Siyaset) checks and balances
- kuvvetler ayrımı
- (Politika, Siyaset) separation of powers
- kuvvetler ayırımı
- (Ticaret) separation of powers
- kuvvetler ayrılığı
- Separation of powers, division of powers
- Kuvvetler arası eğitim teşkilatı
- (Askeri) inter-Service training organization
- kuvvetler arası destek
- (Askeri) inter-service support
- kuvvetler arası destek anlaşması
- (Askeri) inter-Service support agreement
- kuvvetler arası eğitim
- (Askeri) inter-service training
- kuvvetler arası hizmet
- (Askeri) cross servicing
- kuvvetler arası öğretim
- (Askeri) inter-service education
- kuvvetler bileşkesi
- (Fizik) resultant of forces
- kuvvetler birliği
- unity of power
- kuvvetler dengesi
- equilibrium of forces
- kuvvetler dengesi
- balance of powers
- kuvvetler poligonu
- forces polygon
- kuvvetler poligonu
- polygon of forces
- kuvvetler sistemi
- system forces
- kuvvetler çokgeni
- polygon of forces
- kuvvetler ölçeği
- scale of forces
- kuvvetler üçgeni
- triangle of forces
- kuvvetler üçgeni
- forces triangle
- kuvvet
- powerful
She's more powerful than you.
- O senden daha kuvvetli.
- kuvvet
- {i} energy
- kuvvet
- moment
- bakiye kuvvetler
- (Askeri) residual forces
- kuvvet
- (Argo) kick
- kuvvet
- strain
- kuvvet
- intensity
- kuvvet
- vires
- kuvvet
- resource
- kuvvet
- puissance
- kuvvet
- arm
The conference called for the major powers to cut their armed forces by a third.
- Konferansta süper güçlerden, silahlı kuvvetlerini üçte bir oranında azaltmaları istendi.
The armed forces occupied the entire territory.
- Silâhlı kuvvetler tüm bölgeyi işgâl etti.
- kuvvet
- (Askeri) balance
- kuvvet
- solid
- kuvvet
- faculty
- tahsis edilmiş kuvvetler
- (Askeri) assigned forces
- kuvvet
- vigour
- kuvvet
- pithiness
- kuvvet
- mightiness
- kuvvet
- forcefulness
- kuvvet
- might
Special forces might do a lot of things that regular troops wouldn't do Like torture? I won't answer this question
- Özel kuvvetler düzenli birliklerin yapmayacağı birçok şeyi yapabilir İşkence gibi mi? Bu soruya cevap vermeyeceğim.
- kuvvet
- action
- kuvvet
- muscle
- kuvvet
- doughtiness
- kuvvet
- steam
- kuvvet
- lustiness
- kuvvet
- pep
- kuvvet
- vim
- kuvvet
- activity
- kuvvet
- the force
- Birleşik Devletler Müşterek Kuvvetler Komutanlığı
- (Askeri) United States Joint Forces Command
- Hava Kuvvetleri sözleşme takviye programı; Silahlı Kuvvetler sözleşme takviye pr
- (Askeri) Air Force contract augmentation program; Armed Forces contract augmentation program
- KUVVET
- (Askeri) Harekatı
- Müşterek Kuvvetler Komutanlığı Başkomutanı
- (Askeri) Commander in Chief, Combined Forces Command
- Müşterek Kuvvetler Komutanlığı Özel Harekat Unsuru
- (Askeri) special operations capable exercise - SOCJFCOM Special Operations Command, Joint Forces Command
- Silahlı Kuvvetler Başkomutanı
- (Askeri) commander, Army forces
- Silahlı Kuvvetler Denizaşırı Bölgeler Personel Dinlenme Merkezi
- (Askeri) Armed Forces Professional Entertainment Overseas
- Silahlı Kuvvetler Kan Programı
- (Askeri) Armed Services Blood Program
- Silahlı Kuvvetler Kan Programı Ofisi
- (Askeri) Armed Services Blood Program Office
- Silahlı Kuvvetler Kurmay Akademisi; Birleşik Devletler Hava Kuvvetleri ihtisas k
- (Askeri) Armed Forces Staff College; United States Air Force specialty code
- Silahlı Kuvvetler Radyo ve Televizyon Hizmeti
- (Askeri) Armed Forces Radio and Television Service
- Silahlı Kuvvetler Radyobiyoloji Araştırma Enstitüsü
- (Askeri) Armed Forces Radiobiology Research Institute
- Silahlı Kuvvetler Sivil Personel Sağlık Hizmetleri Programı
- (Askeri) Civilian Health and Medical Program for the Uniformed Services
- Silahlı Kuvvetler Sıhhi Denetim Dairesi
- (Askeri) Office of the Armed Forces Medical Examiner
- Silahlı Kuvvetler Sıhhiye İstihbarat Merkezi
- (Askeri) Armed Forces Medical Intelligence Center
- Silahlı Kuvvetler Teşhis Adli Müşavirlik İnceleme Kurulu
- (Askeri) Armed Forces Identification Review Board
- Silahlı Kuvvetler Toplam Kan İşleme Laboratuarları
- (Askeri) Armed Services Whole Blood Processing Laboratories
- Silahlı Kuvvetler tıbbi muayene görevlisi
- (Askeri) Armed Forces medical examiner
- Silahlı Kuvvetler Üretim (Tedarik) Planlama Bürosu
- (Askeri) Armed Service Production Planning Office
- Silahlı Kuvvetler İmtihan ve Giriş Yeri
- (Askeri) Armed Forces Examining and Entrance Station
- askeri kuvvetler
- troops
The troops marched past.
- Askeri kuvvetler resmi geçit yaptı.
- birleşik kuvvetler hava unsuru komutanı
- (Askeri) combined force air component commander
- dengeli müşterek kuvvetler
- (Askeri) balanced collective forces
- denksiz kuvvetler
- unbalanced forces
- görüntü işleme ve yayma sistemi; yurt içi petrol dağıtım sistemi (Kara Kuvvetler
- (Askeri) imagery processing and dissemination system; inland petroleum distribution system (Army)
- güvenlik kuvvetleri grubu; özel kuvvetler grubu
- (Askeri) security forces group; special forces group
- güvenlik kuvvetleri; tek frekans; özel kuvvetler; Standart Form
- (Askeri) security forces; single frequency; special forces; Standard Form
- kuvvet
- main
- kuvvet
- potency
- kuvvet
- vigor
- kuvvet
- stamina
- kuvvet
- robustness
- kuvvet
- vinegar
- kuvvet
- strength, power, might " güç; power
- kuvvet
- dint
He succeeded by dint of effort.
- O çaba kuvvetiyle başardı.
- kuvvet
- pith
- kuvvet
- exponent
- kuvvet
- strength, power; force; vigor
- kuvvet
- (Matematik) power
- kuvvet
- sinew
- kuvvet
- vis
- kuvvet
- thews
- kuvvet
- vigour [Brit.]
- kuvvet
- zing
- kuvvet
- punch
- kuvvet
- beef
- kuvvet
- command
The commander called reinforcements up.
- Komutan, takviye kuvvetlerini çağırdı.
- kuvvet
- doughty
- kuvvet
- thew
- kuvvet
- super
- kuvvet
- stress
- kuvvet
- juice
- kuvvet
- effort
He succeeded by dint of effort.
- O çaba kuvvetiyle başardı.
- mavi kuvvetler
- (Askeri) blue forces
- misafir kuvvetler
- (Askeri) transient forces
- mor kuvvetler
- (Askeri) purple forces
- mor kuvvetler komutanı
- (Askeri) purple commander
- müteakip kuvvetler harekat desteği
- (Askeri) follow-on operational test
- seferi kuvvetler
- expeditionary force
- silahlı kuvvetler
- the armed forces
- silâhlı kuvvetler
- armament
- silâhlı kuvvetler
- armed forces
The conference called for the major powers to cut their armed forces by a third.
- Konferansta süper güçlerden, silahlı kuvvetlerini üçte bir oranında azaltmaları istendi.
The armed forces succeeded in occupying the entire territory.
- Silahlı kuvvetler bütün bölgeyi ele geçirmede başarılıydı.
- silâhlı kuvvetler
- the forces
- stratejik nükleer kuvvetler
- (Askeri) strategic nuclear forces
- stratejik olmayan nükleer kuvvetler
- (Askeri) nonstrategic nuclear forces
- tektonik kuvvetler
- tectonic forces
- transit kuvvetler
- (Askeri) transient forces
- turuncu kuvvetler
- (Askeri) orange forces
- uluslar arası standardizasyon anlaşması; Kuvvetler arası anlaşma
- (Askeri) international standardization agreement; inter-Service agreement
- vazife, düşman, dost kuvvetler, arazi, hava ve mevcut zaman
- (Askeri) mission, enemy, terrain and weather, troops and support available-time available
- yabancı askeri kuvvetler ve üsler
- (Hukuk) foreign armed forces and bases
- zırhlı kuvvetler
- shield forces
- zıt yönlü kuvvetler
- opposite forces
- özel kuvvetler harekat müfrezesi-A/B/C
- (Askeri) special forces operations base - özel kuvvetler harekat üssü SFOD-A/B/C special forces operational detachment-A/B/C
- özel kuvvetler sağlık çavuşu
- (Askeri) special forces medical sergeant