kurtaran

listen to the pronunciation of kurtaran
التركية - الإنجليزية
{s} saving
saver
redemptive
redemption
hayat kurtaran
life saving
hayat kurtaran
life saver
hayat kurtaran
life-saving
kurtar
rid

I must rid my kitchen of cockroaches. - Mutfağımı hamamböceklerinden kurtarmalıyım.

I'm trying to rid myself of this bad habit. - Kendimi bu kötü alışkanlıktan kurtarmaya çalışıyorum.

kurtar
redeem

He has no redeeming traits. - Onun kurtarıcı özelliği yok.

kurtar
{f} rescued

They were rescued by helicopter. - Onlar helikopter tarafından kurtarıldılar.

They rescued him from danger. - Onlar onu tehlikeden kurtardılar.

kurtar
relieve of
kurtar
{f} rescue

Search and rescue operations began immediately. - Arama ve kurtarma operasyonları hemen başladı.

The rescue workers are going to hand out supplies to the victims of the earthquake. - Kurtarma ekipleri depremin kurbanlarına malzeme dağıtacak.

kurtar
extricate

The man extricated Ellie from a dangerous situation. - Adam Ellie'yi tehlikeli bir durumdan kurtardı.

kurtar
{f} salvage

This table is made out of salvaged wood. - Bu masa kurtarılmış ahşaptan yapılır.

Horrible helicopter accident in a Belgian cemetery, the rescuers have already salvaged more than 500 corpses. - Bir Belçika mezarlığındaki korkunç helikopter kazası, kurtarıcılar şimdiden 500'den fazla ceset çıkardılar.

kurtar
{f} extricated

The man extricated Ellie from a dangerous situation. - Adam Ellie'yi tehlikeli bir durumdan kurtardı.

kurtar
rid of
kurtar
recover

I want to recover my valuables. - Ben değerli eşyalarımı kurtarmak istiyorum.

The police recovered the stolen money. - Polis çalınan parayı kurtardı.

can kurtaran
(plajda) lifesaver, lifeguard
can kurtaran yok mu
Help!/Save me!
durumu kurtaran
face-saving
durumu kurtaran
saving
durumu kurtaran espri
saving humor
gemisini kurtaran kaptan
(Atasözü) It's the captain who saves the ship (said of a person who, by bold action, extricates himself from a difficult situation)
hayat kurtaran şey
life saver
kazazedeleri kurtaran sandalcı
hoveller [Brit.]
kazazedeleri kurtaran sandalcı
hoveler
kazazedeleri kurtaran tekne
hoveler
kazazedeleri kurtaran tekne
hoveller [Brit.]
kurtar
relieveof
kurtar
disembarrass
kurtar
disencumber
kurtar
ridof
vaziyeti kurtaran bahane
face saving excuse
kurtaran
المفضلات