kurak

listen to the pronunciation of kurak
التركية - الإنجليزية
{s} arid

It is an arid region, almost a desert. - Bu kurak bir bölge, neredeyse bir çöl.

Exporting water from an arid country to the rainy Europe is pure folly. - Kurak bir ülkeden yağışlı Avrupa'ya su ihraç etmek saf çılgınlık.

thirsty
droughty
dry

The man died of thirst in a dry country. - Adam kurak bir ülkede susuzluktan öldü.

It's the dry season here. - Burada hava kurak mevsim.

arid, dry
rainless
dry, rainless
(soil) that won't hold moisture, that dries out quickly
path
barren
drought

During droughts, farmers are barely able to eke out a living. - Kuraklık sırasında, çiftçiler kıt kanaat zorlukla geçinebiliyorlar.

Because of the drought, the grass has withered. - Kuraklıktan dolayı, çim soldu.

kurak bölge
dry land
kurak dönem
dry spelt
kurak dönem
(Çevre,Meteoroloji) dry spell
kurak olarak
drily
kurak yayla
karroo
kurak yayla
karoo
yarı kurak
(Coğrafya) Semiarid, semi-arid
التركية - التركية
Yağışsız
Nem tutmayan, çabuk kuruyuveren, çorak (toprak): "Bulunduğu toprağın ve yerin sulak, kurak, sıcak ve soğuk olmasına göre gelişir."- B. Felek
Yağışsız (hava, mevsim, yıl)
Nem tutmayan, çabuk kuruyuveren, çorak
arid
yarı kurak
Yeterince su alamayan coğrafi bölge
الإنجليزية - التركية

تعريف kurak في الإنجليزية التركية القاموس.

yarı kurak
(Coğrafya) Yeterince su alamayan (coğrafi bölge)
kurak
المفضلات