kuşatılma

listen to the pronunciation of kuşatılma
التركية - الإنجليزية
(Askeri) encircling
Present participle of encircle
being all around the edges; enclosing; "his encircling arms"; "the room's skirting board needs painting"
enclosing, skirting
{s} surrounding, enclosing
kuşatılmak
wound round
kuşat
beset

The problem was beset with difficulties. - Sorun zorluklarla kuşatıldı.

kuşat
encircle
kuşat
{f} encompassing
kuşat
encompass
kuşat
besiege

He led the defense of Ostyn castle, besieged by the Teutonic knights. - O, Outonic şövalyeleri tarafından kuşatılmış Ostyn kalesinin savunmasını başlattı.

Armed forces besieged the city. - Silahlı kuvvetler şehri kuşattı.

kuşat
{f} besetting
kuşat
cordon off
kuşat
{f} besieging
kuşat
engird
kuşat
surround

We're surrounded by police. - Polis tarafından kuşatıldık.

I see that I am surrounded by hostile faces. - Düşman yüzler tarafından kuşatıldığımı görüyorum.

kuşat
surrounding

They're surrounding us. - Onlar bizi kuşatıyor.

kuşat
cordonoff
kuşatılmak
to be surrounded; to be besieged
التركية - التركية
Kuşatılmak işi
kuşatılmak
Kuşatma işi yapılmak, çevresi sarılmak
kuşatılma
المفضلات