He was frightened by the sight.
- Görüntüden korkmuştu.
Tom seems frightened.
- Tom korkmuş görünüyor.
He began to feel afraid.
- O korkmuş hissetmeye başladı.
I was afraid that you had failed.
- Başarısız olmandan korkmuştum.
Tom was obviously terrified.
- Tom belli ki korkmuştu.
Tom looks absolutely terrified.
- Tom kesinlikle korkmuş görünüyor.
I felt kind of awestruck.
- Biraz korkmuş hissettim.
Tom seemed to be startled.
- Tom çok korkmuş görünüyordu.
Tom said I looked startled.
- Tom korkmuş göründüğümü söyledi.
She was scared to cross the road.
- Yolu geçmeye korkmuştu.
Tom had a scared look on his face.
- Tom'un yüzünde korkmuş bir görünüm vardı.
Don't be afraid of making mistakes.
- Hatalar yapmaktan korkmayın.
Don't be afraid to make mistakes when speaking English.
- İngilizce konuşurken hata yapmaktan korkmayın.
She is on a diet for fear that she will put on weight.
- Kilo alacağı korkusuyla diyet yapıyor.
They fear that he may be dead.
- Onun ölü olabileceğinden korkuyorlar.
Tom dreads going to work tomorrow.
- Tom yarın işe gitmeye korkuyor.
A burnt child dreads fire.
- Yanmış bir çocuk ateşten korkar.
He looked very terrified after the car crash.
- O, araba kazasından sonra çok korkmuş görünüyordu.
The poor rabbit, terrified, whimpered in the hands of its owner.
- Zavallı tavşan, çok korkmuştu, sahibinin ellerinde inildedi.