He was frightened by the sight.
- Görüntüden korkmuştu.
Alice was frightened of her strict mother.
- Alice sert annesinden korkmuştu.
He behaved like he was afraid.
- O, korkmuş gibi davrandı.
She looks very much afraid.
- O, çok korkmuş görünüyor.
Tom seemed terrified of something.
- Tom bir şeyden korkmuş gibi görünüyordu.
Tom was obviously terrified.
- Tom belli ki korkmuştu.
I felt kind of awestruck.
- Biraz korkmuş hissettim.
Tom looked a bit startled.
- Tom biraz korkmuş gibi görünüyordu.
Tom said I looked startled.
- Tom korkmuş göründüğümü söyledi.
She was so scared that she couldn't speak.
- O kadar korkmuştu ki konuşamadı.
He ran like a scared rabbit.
- O, korkmuş bir tavşan gibi koştu.
Don't be afraid of making mistakes.
- Hatalar yapmaktan korkmayın.
It's nothing, don't be afraid!
- Bu şey yok, korkmayın!
That boy could not enter for fear of the dog.
- O, köpeğin korkusundan giremedi.
They fear that he may be dead.
- Onun ölü olabileceğinden korkuyorlar.
Cats have a dread of water.
- Kedilerin su korkusu vardır.
A burnt child dreads fire.
- Yanmış bir çocuk ateşten korkar.
The poor rabbit, terrified, whimpered in the hands of its owner.
- Zavallı tavşan, çok korkmuştu, sahibinin ellerinde inildedi.
He looked very terrified after the car crash.
- O, araba kazasından sonra çok korkmuş görünüyordu.