An uncontrolled life leads to misery.
- Kontrolsüz bir yaşam sefalete yol açar.
He did a check on the quality.
- O, bir kalite kontrol yaptı.
He checked that all the doors were safely shut.
- Bütün kapıların güvenli bir şekilde kapatılıp kapatılmadığını kontrol etti.
Water law is the field of law dealing with the ownership, control, and use of water as a resource.
- Su yasası bir kaynak olarak suya sahip olma, kontrolü ve kullanımı ile ilgili hukuk alanıdır.
Nobody can control us.
- Hiç kimse bizi kontrol edemez.
Tom got a grip on his emotions.
- Tom duygularını kontrol altına aldı.
The police were controlling the crowd.
- Polis kalabalığı kontrol ediyordu.
How are you at controlling your temper?
- Öfkeni nasıl kontrol ediyorsun?
Hand washing is one way to control bacteria.
- El yıkama, bakterileri kontrol etmek için bir yoldur.
Things got a little out of hand.
- İşler biraz kontrolden çıktı.
Korea received an inspection from the International Atomic Energy Agency.
- Kore, Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı tarafından kontrol edilmiştir.
Why are you checking Mary's mailbox?
- Neden Mary'nin posta kutusunu kontrol ediyorsun?
I'm checking options.
- Seçenekleri kontrol ediyorum.
The pilot controls the engine power using the throttle.
- Pilot, valf kullanarak motor gücünü kontrol eder.
The pilot was having trouble controlling the aircraft.
- Pilot, uçağı kontrol ederken zorluk yaşadı.
The puppets are controlled by wires.
- Kuklalar teller tarafından kontrol edilir.