Controlling my emotions is not my forte.
- Duygularımı kontrol etmek benim görevim değil.
I have trouble controlling my emotions.
- Duygularımı kontrol etmekte zorlanıyorum.
I have to check and see what the contract says.
- Sözleşmenin ne dediğini kontrol etmek ve görmek zorundayım.
I'd like to check out.
- Ben kontrol etmek istiyorum.
Hand washing is one way to control bacteria.
- El yıkama, bakterileri kontrol etmek için bir yoldur.
It's sometimes difficult to control our feelings.
- Duygularımızı kontrol etmek bazen zordur.
The defenders checked the onslaught by the attackers.
- Savunucular saldırganlar tarafından yapılan saldırıyı kontrol etti.
We should check the spread of the disease.
- Biz hastalığın yayılmasını kontrol etmeliyiz.
They needed a new government to control the anarchy.
- Onların anarşiyi kontrol etmek için yeni bir hükümete ihtiyaçları vardı.
I want to check it out.
- Bunu kontrol etmek istiyorum.
I can't wait to check it out.
- Onu kontrol etmek için sabırsızlanıyorum.
I'd like to check out.
- Ben kontrol etmek istiyorum.
I'll go to check out the bedroom.
- Yatak odasını kontrol etmek için gideceğim.
I'll be back to check on him before I head out today.
- Bugün yola çıkmadan önce onu kontrol etmek için döneceğim.
I just want to check on something.
- Sadece bir şeyi kontrol etmek istiyorum.
Some things in life are beyond our ability to control.
- Hayatta bazı şeyler kontrol etme yeteneğimizin ötesindedir.
Anger is hard to control.
- Öfkeyi kontrol etmek zordur.
I have trouble controlling my anger.
- Öfkemi kontrol etmekte zorlanıyorum.
Would it be fair to say you have a problem controlling your anger?
- Öfkenizi kontrol etmekte bir sorununuzun olduğunu söylemek adil olur mu?
Tom controlled everything.
- Tom her şeyi kontrol etti.
Tom wanted to hit Mary, but he controlled himself.
- Tom Mary'ye vurmak istedi ama kendini kontrol etti.
The defenders checked the onslaught by the attackers.
- Savunucular saldırganlar tarafından yapılan saldırıyı kontrol etti.
Tom checked his rearview mirror before pulling out into traffic.
- Tom trafiğe çıkmadan önce dikiz aynasını kontrol etti.