Hope is when you suddenly run to the kitchen like a mad man to check if the empty chocolate cookie box you just finished an hour ago is magically full again.
- Ümit; bir saat önce bitirdiğin çikolatalı çörek kutusunun sihirle tekrar dolup dolmadığını kontrol etmek için çılgın bir adam gibi birdenbire mutfağa doğru koştuğundadır.
The defenders checked the onslaught by the attackers.
- Savunucular saldırganlar tarafından yapılan saldırıyı kontrol etti.
I can't wait to check it out.
- Onu kontrol etmek için sabırsızlanıyorum.
I want to check it out.
- Bunu kontrol etmek istiyorum.
You must control yourself.
- Kendinizi kontrol etmelisiniz.
Try to control yourselves.
- Kendinizi kontrol etmeye çalışın.
I have trouble controlling my emotions.
- Duygularımı kontrol etmekte zorlanıyorum.
I have trouble controlling my anger.
- Öfkemi kontrol etmekte zorlanıyorum.
Tom controlled everything.
- Tom her şeyi kontrol etti.
Aliens controlled Earth's progress in secret.
- Yabancılar gizlice Dünya'nın ilerlemesini kontrol etti.
He checked the durability of the house before buying it.
- O, satın almadan önce evin dayanıklılığını kontrol etti.
Tom checked his rearview mirror before pulling out into traffic.
- Tom trafiğe çıkmadan önce dikiz aynasını kontrol etti.