Sami spent her life controlling million-dollar deals.
- Sami hayatını milyon dolarlık anlaşmaları kontrol ederek geçirdi.
He checked that all the doors were safely shut.
- Bütün kapıların güvenli bir şekilde kapatılıp kapatılmadığını kontrol etti.
We should check the spread of the disease.
- Biz hastalığın yayılmasını kontrol etmeliyiz.
I can't wait to check it out.
- Onu kontrol etmek için sabırsızlanıyorum.
We'd better check it out.
- Bunu kontrol etsek iyi olur.
Anger is hard to control.
- Öfkeyi kontrol etmek zordur.
Try to control yourself.
- Kendinizi kontrol etmeye çalışın.
The next four to six weeks are crucial in controlling the massive Ebola outbreak.
- Önümüzdeki 4 ila 6 hafta, büyük Ebola salgınını kontrol etmekte çok önemlidir.
I have trouble controlling my emotions.
- Duygularımı kontrol etmekte zorlanıyorum.
Tom wanted to hit Mary, but he controlled himself.
- Tom Mary'ye vurmak istedi ama kendini kontrol etti.
Tom controlled everything.
- Tom her şeyi kontrol etti.
Tom started the coffee brewing, then checked his email.
- Tom kahve demlemeye başladı, sonra epostasını kontrol etti.
He checked the durability of the house before buying it.
- O, satın almadan önce evin dayanıklılığını kontrol etti.