Tom ve Mary'yi görünce aklıma hep Tom ve Jerry geliyor.
- Immer wenn ich Tom und Maria sehe, kommen mir Tom und Jerry in den Sinn.
Haziranda Avrupa'ya geri geliyoruz.
- Wir kommen im Juni nach Europa zurück!
Benimle gelmek zorundasın.
- Du musst mit mir kommen.
Benimle gelmek zorundasınız.
- Sie müssen mit mir kommen.
Nach der Pause werden wir in Fahrt kommen .
Gelişinizi sabırsızlıkla bekliyoruz.
- We are all looking forward to your coming.
Onun içeri gelişini fark ettin mi?
- Did you notice him coming in?
Tom bu önümüzdeki hafta Mary'yi görmeye can atıyor.
- Tom is looking forward to seeing Mary this coming weekend.
Önümüzdeki hafta geri dönüyorum.
- I'm coming back next week.
Başarılı bir yerel çocuk eve geliyor.
- A successful local boy is coming home.
O, bu öğleden sonra beni görmeye gelecek.
- He will be coming to see me this afternoon.
O bu akşam gelecek mi?
- Will he be coming this evening?
Dün gece, Tom'un odasından gelen garip bir ses duydum.
- I heard a strange noise coming from Tom's room last night.
Merdivenlerden yukarı gelen birisi var.
- There's somebody coming up the stairs.
Lütfen geç geldiğimden dolayı beni affet.
- Please pardon me for coming late.
Dikkat! Buraya gelen bir kamyon var!
- Look out! There's a truck coming!
Babası gelmeyecek, o çok meşgul.
- Her dad won't be coming, he is very busy.
Onun işe genellikle geç gelmesi yeterince kötüydü fakat sarhoş gelmesi bardağı taşıran son damlaydı ve ben onun işine son verdireceğim.
- It was bad enough that he usually came to work late, but coming in drunk was the last straw, and I'm going to have to let him go.
Yaklaşan bir doğum günüm var.
- I've got a birthday coming up.
Yaklaşan üç günlük tatili nasıl geçireceksin?
- How will you spend the coming three-day holiday?
We're getting out of here. The cops are coming.
- Hauen wir ab von hier, die Bullen kommen.
He asked me whether she was coming.
- Er fragte ob sie kommen würde.