Four armed men held up the bank and escaped with $4 million.
- Dört kollu adam bankayı soydu ve 4 milyon dolar ile kaçtı.
These blouses are long sleeved.
- Bu bulüzler uzun kolludur.
Roll up your right sleeve.
- Sağ elbise kolunu yukarı çek.
These blouses are long sleeved.
- Bu bulüzler uzun kolludur.
Four armed men held up the bank and escaped with $4 million.
- Dört kollu adam bankayı soydu ve 4 milyon dolar ile kaçtı.
She would have fallen into the pond if he had not caught her by the arm.
- Eğer onu kolundan yakalamasaydı, göletin içine düşmüş olacaktı.
This car handles very easily.
- Bu araba çok kolay kullanılır.
This car handles well.
- Bu araba kolay kullanılır.
Those branches break easily.
- O dallar kolayca kırılır.
Which branch of the armed forces were you in?
- Silahlı kuvvetlerin hangi kolundaydın?
I don't have a stamp collection, but I have a Japanese postcard collection that I could use as an excuse to invite him.
- Pul koleksiyonum yok ama onu davet etmek için bir mazeret olarak kullanabildiğim Japon kartpostal koleksiyonum var.
Her recently-released short story collection thrills enthusiasts of postmodern works in Esperanto.
- Onun yakın zamanda yayımlanan öykü koleksiyonu Esperanto'da post modern eserlerin meraklılarını heyecanlandırıyor.
Our team can easily beat your team in the first game.
- İlk oyunda takımımız takımınızı kolayca yenebilir.
Beating the other team was no sweat at all.
- Diğer takımı yenmek hiç kolay değil.
Marijuana is now legal in Colorado.
- Esrar Kolarado'da artık yasaldır.
Many had lost their arms or legs.
- Birçok insan kollarını ya da bacaklarını kaybetmiş.
Memories of my college days come to my mind.
- Kolej günlerimin anılarını hatırlarım.
Bogdan Tanjević will resign because of colon cancer.
- Bogdan Tanjević kolon kanseri nedeniyle istifa edecek.
He turned the doorknob with his left hand.
- O, sol eli ile kapı kolunu çevirdi.
I put a new handle to the door.
- Kapıya yeni bir kol taktım.
I asked for a seat in the no-smoking section.
- Sigara içilmeyen bölümde bir koltuk istedim.
I asked for a seat in the smoking section.
- Sigara içilen bölümde bir koltuk istedim.
Finding his office was easy.
- Onun ofisini bulmak kolaydı.
Finding his office was easy.
- Onun bürosunu bulmak kolaydı.
Tom was worried that his cholesterol level might be a little high.
- Tom kolesterol seviyesinin biraz yüksek olabileceğinden endişeliydi.
Tom had to get a cholera shot.
- Tom bir kolera aşısı yaptırmak zorunda kaldı.
You have to stay in your seat.
- Sen koltuğunda kalmak zorundasın.
It's easier to stay out of jail than to get out of jail.
- Hapishanenin dışında kalmak hapishaneden çıkmaktan daha kolaydır.
I grind my coffee by hand with a coffee grinder with a crank handle.
- Ben kahvemi bir çevirme kollu kahve değirmeni ile öğütürüm.
Tom's car has crank windows.
- Tom'un arabasının pencere açma kolu vardır.
She took me under her wing and taught me everything she knew.
- O bana kol kanat gerdi ve bildiği her şeyi bana öğretti.
Tom took me under his wing.
- Tom bana kol kanat gerdi.
Whenever an accident happens, the first thing the doctors look for is a bracelet, a necklace, or some accessory that can provide some information about the patient.
- Ne zaman bir kaza olsa doktorların aradığı ilk şey hasta hakkında bazı bilgiler sağlayan bir bilezik, bir kolye, veya bir aksesuardır.
Tom noticed the bracelet on Mary's arm.
- Tom Mary'nin kolundak bileziği fark etti.
Press down on the lever.
- Kolun üstüne bastırınız.
You can adjust the seat height by moving the adjustment lever up.
- Ayar kolunu yukarı doğru hareket ettirerek koltuk yüksekliğini ayarlayabilirsiniz.
Your arms are more important than that stick, so instead of using your arm, use the stick.
- Kollarınız o çubuktan daha önemlidir, bu nedenle kolunuzu kullanmak yerine çubuğu kullanın.
I can barely move my arms.
- Ben kollarımı zar zor oynatabiliyorum.
I can barely bend my left arm.
- Sol kolumu zar zor bükebiliyorum.
Aren't you cold in short sleeves?
- Kısa kollu ile üşümüyor musun?
I wish I'd worn short sleeves.
- Keşke kısa kollu giyseydim.
Tom wears long sleeves when working in the garden.
- Tom bahçede çalışırken uzun kollu giyer.
These blouses are long sleeved.
- Bu bulüzler uzun kolludur.