She hated her husband.
- Kocasından nefret etti.
My last husband was really stupid.
- Son kocam gerçekten aptaldı.
He has enormous fingers.
- Onun kocaman parmakları vardır.
She lives alone in a house of enormous dimensions.
- Kocaman bir evde yalnız yaşıyor.
Seen from the sky, the river looked like a huge snake.
- Gökyüzünden bakıldığında, nehir kocaman bir yılan gibi görünüyordu.
The lion opened its huge mouth and roared.
- Aslan kocaman ağzını açtı ve kükredi.
This man is not my husband.
- Bu adam benim kocam değil.
They pretend to be man and wife.
- Onlar karı kocaymış gibi davranıyorlar.
The universe is a large school.
- Kainat kocaman bir okul.
I saw a large snake today.
- Bugün kocaman bir yılan gördüm.
The news that her husband had been killed in an accident was a great shock to her.
- Kocasının bir kazada hayatını kaybettiği haberi ona büyük bir şok oldu.
A tiny spark may become a great flame.
- Cılız bir kıvılcım kocaman bir aleve dönüşebilir.
Tom is quite big-headed.
- Tom oldukça koca kafalıdır.
The cows looked big and docile.
- İnekler kocaman ve uysal görünüyordu.
Her husband asked her to throw that old hat away.
- Onun kocası o eski şapkasını atmasını istedi.
Mary complained about her husband again - the same old story.
- Mary kocası hakkında yine yakındı - aynı eski hikaye.
Mary's hubby is chubby.
- Mary'nin kocası tombul.
My hubby and I used to go mountain climbing together.
- Kocam ve ben birlikte dağ tırmanışına giderdik.
A widow is a woman whose spouse has died.
- Dul kocası ölmüş bir kadındır.