My last husband was really stupid.
- Son kocam gerçekten aptaldı.
She hated her husband.
- Kocasından nefret etti.
The elephant is an enormous creature.
- Fil kocaman bir yaratıktır.
He has enormous fingers.
- Onun kocaman parmakları vardır.
I wanted to buy the huge stuffed bear at Ken's store, but it was not for sale.
- Ken'in dükkanındaki kocaman içi doldurulmuş ayıyı almak istedim ama satılık değildi.
Seen from the sky, the river looked like a huge snake.
- Gökyüzünden bakıldığında, nehir kocaman bir yılan gibi görünüyordu.
They became man and wife.
- Onlar karı koca oldu.
This man is not my husband.
- Bu adam benim kocam değil.
I saw a large snake today.
- Bugün kocaman bir yılan gördüm.
The universe is a large school.
- Evren kocaman bir okul.
A tiny spark may become a great flame.
- Cılız bir kıvılcım kocaman bir aleve dönüşebilir.
Her husband's illness caused her great anxiety.
- Kocasının hastalığı ona büyük endişeye yol açtı.
The cows looked big and docile.
- İnekler kocaman ve uysal görünüyordu.
I've got a big week ahead of me.
- Önümde koca bir haftam var.
Mary complained about her husband again - the same old story.
- Mary kocası hakkında yine yakındı - aynı eski hikaye.
That's an old wives' tale.
- Bu bir kocakarı masalı.
My hubby and I used to go mountain climbing together.
- Kocam ve ben birlikte dağ tırmanışına giderdik.
Mary's hubby is chubby.
- Mary'nin kocası tombul.
A widow is a woman whose spouse has died.
- Dul kocası ölmüş bir kadındır.