koşucu

listen to the pronunciation of koşucu
التركية - الإنجليزية
racer
runner (person competing in a race)
sprinter

Generally speaking, distance runners are less flexible than sprinters. - Genel anlamda, mesafe koşucuları kısa mesafe koşucularından daha az esnektir.

runners

Many runners passed out in the heat. - Birçok koşucu sıcakta bayıldı.

Some famous foreign runners entered that race. - Bazı ünlü yabancı koşucular o yarışa girdi.

{i} runner

These birds don’t fly well but they are excellent runners. - Bu kuşlar iyi uçmaz ama harika koşuculardır.

Next to him, I'm the fastest runner in our class. - Onun yanında, ben bizim sınıfta en hızlı koşucuyum.

koşu
running

What is he running after? - O neyin peşinden koşuyor.

Tom has been running around the office like a chicken with its head cut off. - Tom ofisin etrafında kafası kesilmiş bir tavuk gibi koşuyordu.

koşu
race

I want to get away from the rat race. - Koşuşturmadan kurtulmak istiyorum.

Do you have any race shirts in extra small? - Hiç ekstra küçüklükte koşu gömleğiniz var mı?

koşu
run

Running is good for your health. - Koşu sağlığınız için iyi.

A rabbit is running in the garden. - Bahçede bir tavşan koşuyor.

koşucu devekuşu
emu
koşu
{i} jogging

Tom worked up a sweat jogging. - Tom bir ter atma koşusuna yavaş yavaş hazırlandı.

I think jogging is good exercise. - Ben koşunun iyi bir egzersiz olduğunu düşünüyorum.

koşu
dash
koşu
{i} trotting
koşu
running track
koşu
footrace
koşu
running, run; race
التركية - التركية
Koşuya katılan yarışçı
koşu
At yarışı: "Koşuların sonuçlarından başka bir şey düşünmesini engelleyen bir hastalığa dönüşmüş."- N. Cumalı
koşu
Koşarak yapılan yarış
koşu
At yarışı