koşucu

listen to the pronunciation of koşucu
التركية - الإنجليزية
racer
runner (person competing in a race)
sprinter

Generally speaking, distance runners are less flexible than sprinters. - Genel anlamda, mesafe koşucuları kısa mesafe koşucularından daha az esnektir.

runners

These birds don’t fly well but they are excellent runners. - Bu kuşlar iyi uçmaz ama harika koşuculardır.

Five runners reached the finals. - Beş koşucu finale ulaştı.

{i} runner

These birds don’t fly well but they are excellent runners. - Bu kuşlar iyi uçmaz ama harika koşuculardır.

Next to him, I'm the fastest runner in our class. - Onun yanında, ben bizim sınıfta en hızlı koşucuyum.

koşu
running

Running is good for your health. - Koşu sağlığınız için iyi.

A rabbit is running in the garden. - Bahçede bir tavşan koşuyor.

koşu
race

Some famous foreign runners entered that race. - Bazı ünlü yabancı koşucular o yarışa girdi.

Before the race, the runners have to warm up. - Yarıştan önce koşucular ısınmak zorundadır.

koşu
run

They are running in the park. - Onlar parkta koşuyorlar.

A rabbit is running in the garden. - Bahçede bir tavşan koşuyor.

koşucu devekuşu
emu
koşu
{i} jogging

I always tie my shoes tightly before I go jogging. - Ben koşuya gitmeden önce ayakkabılarımı her zaman sıkı bağlarım.

My older sister goes jogging every day. - Ablam her gün koşuya gider.

koşu
dash
koşu
{i} trotting
koşu
running track
koşu
footrace
koşu
running, run; race
التركية - التركية
Koşuya katılan yarışçı
koşu
At yarışı: "Koşuların sonuçlarından başka bir şey düşünmesini engelleyen bir hastalığa dönüşmüş."- N. Cumalı
koşu
Koşarak yapılan yarış
koşu
At yarışı
koşucu
المفضلات