He is buying some wood so that he can make a bookcase.
- O, bir kitaplık yapabilmesi için biraz kereste satın alıyor.
John built a bookcase.
- John bir kitaplık yaptı.
He made her a bookshelf.
- O ona bir kitaplık yaptı.
There are only books on the bookshelf.
- Kitaplıkta sadece kitaplar var.
Is she reading a book? Yes, she is.
- O bir kitap okuyor mu? Evet, o okuyor.
These are very old books.
- Bunlar çok eski kitaplar.
Books are the paper memory of mankind.
- Kitaplar insanlığın kağıt hafızasıdır.
The paperback version is cheaper.
- Karton kapaklı kitap versiyonu daha ucuz.
This book is one of the poet's best works.
- Bu kitap şairin en iyi çalışmalarından biridir.
This book is one of the poet's best works.
- Bu kitap şairin en iyi eserlerinden biridir.
This book comes in two volumes.
- Bu kitap iki cilt halinde geliyor.
She's also writing a book.
- O da bir kitap yazıyor.
He's writing a book now.
- O şimdi bir kitap yazıyor.
We arrived at that plan out of pure desperation, but the book sold well.
- Umutsuzluktan dolayı o plana vardık fakat kitap iyi sattı.
Is there an English-Japanese dictionary on the bookshelf?
- Kitaplıkta İngilizce-Japonca bir sözlük var mı?