تعريف kirli في التركية الإنجليزية القاموس.
- dirty
The floor was strewn with party favors: torn noisemakers, crumpled party hats, and dirty Power Ranger plates.
- Yer partiden kalanlar yüzünden dağınıktı: Yırtık gürültüyapıcılar, kırışık parti şapkaları, ve kirli Power Ranger tabakları.
That shirt is very dirty. It needs washing before you go to school.
- O gömlek çok kirli. Okula gitmeden önce yıkanılması gerek.
- dingy
- grimy
- mess
She quickly cleaned up the mess.
- O, hızla kirliliği temizledi.
Help me clean up this mess.
- Bu kirliliği temizlememe yardımcı ol.
- dirtier
After Tom wiped the table with a dirty rag, it looked dirtier than before.
- Tom kirli bir bez ile tabloyu sildikten sonra, o öncekinden daha kirli görünüyordu.
The bigger a city grows, the dirtier the air and water become.
- Bir şehir ne kadar büyürse hava ve su o kadar kirli olur.
- sooty
- as black as coal
- fouled
- pollute
It's one of the most polluted cities in the world.
- O, dünyadaki en kirli şehirlerden biridir.
I would very much like the place where I live to be less polluted.
- Yaşadığım yerdeki kirliliğin daha az olmasını çok isterdim.
- nasty
- grotty
- contaminated
- muck
- dirty laundry
Do you have any dirty laundry?
- Hiç kirli çamaşırınız var mı?
Don't air your dirty laundry in public.
- Kirli çamaşırlarını herkesin önünde havalandırma.
- dirty, filthy, foul, sordid, squalid, dingy, nasty, scruffy, grubby
- blemished, sullied (honor)
- dirty, soiled, filthy; polluted
- squalid
- grubby
- soiled
- smudgy
- unclean
- dull, indistinct, gray (light)
- (woman) who is having a period, menstruating
- venous
- impure
- spotted
- bedraggled
- filthy
The river is filthy and it stinks.
- Nehir kirli ve kokuyor.
You always leave your bikes filthy.
- Bisikletlerini her zaman kirli bırakıyorsun.
- draggled
- (kan) venose
- sordid
- miry
- messy
- begrimed
- foul
The dirty clothes left a foul odor in the air of the locker room.
- Kirli giysiler soyunma odasının havasında iğrenç bir koku bıraktı.
The air in this room is foul.
- Bu odanın havası kirli.
- scruffy
- befouled
- polluted
It's one of the most polluted cities in the world.
- O, dünyadaki en kirli şehirlerden biridir.
I would very much like the place where I live to be less polluted.
- Yaşadığım yerdeki kirliliğin daha az olmasını çok isterdim.
- muddy
- uncleanly
- frowsy
- filth
I always leave my bicycle filthy.
- Ben her zaman bisikletimi kirli bırakırım.
You always leave your bikes filthy.
- Bisikletlerini her zaman kirli bırakıyorsun.
- kir
- dirt
The suitcase contained nothing but dirty clothes.
- Valiz kirli çamaşırlardan başka bir şey içermiyordu.
Soap helps remove the dirt.
- Sabun kiri çıkarmaya yardım eder.
- kirli motor yağı
- sludge
- kirli bomba
- dirty bomb
- kirli gaz
- exhaust
- kirli hava
- (Çevre) polluted air
- kirli hava kütlesi
- smog
- kirli kan
- (Anatomi) venous blood
- kirli olma durumu
- (Çevre) pollution
- kirli ses
- (Muzik) distortion
- kirli sis
- (Çevre) skog
- kirli su
- contaminated water
- kirli su
- dirty water
- kirli su
- (Çevre,Teknik) polluted water
- kirli sular
- (Çevre) waste waters
- kirli ve düzensiz (yer)
- slatternly
- kirli yün
- (Teknik,Tekstil) grease wool
- kirli yün
- (Teknik,Tekstil) greasy wool
- kirli çamaşır
- dirty linen
- kirli çamaşırlar
- laundry
- kirli ürün
- (Tekstil) dirty product
- kirli sakal
- five o'clock shadow
- kirli sakal
- Stubble
- kirli sarı
- dirty yellow
- kirli (kan)
- venose
- kirli beyaz
- tattletale grey
- kirli beyaz
- tattletale gray
- kirli beyaz
- off-white
- kirli beyaz
- brooken white
- kirli bir halde
- dirtily
- kirli bir halde
- bedraggledly
- kirli bir halde
- dingily
- kirli bir şekilde
- impurely
- kirli bir şekilde
- grimily
- kirli dalgalanma
- (Ticaret) dirty floating
- kirli drenaj sistemi
- (Mekanik) contaminated drainage system
- kirli gemi
- (Askeri,Ticaret) dirty ship
- kirli hanım peyniri
- a soft white cheese
- kirli hava kanalı
- foul-air flue
- kirli iş
- dirty business
- kirli işleri yürüten kimse
- hatchet man
- kirli kan
- venose blood
- kirli kokoş
- (Konuşma Dili) filthy, smelly child
- kirli konşimento
- (Kanun) unclean bill of lading
- kirli konşimento
- (Kanun) foul bill of lading
- kirli konşimento
- (Ticaret) dirty bill of lading
- kirli konşimento
- (Kanun) claused bill of lading
- kirli olarak
- drumly
- kirli olma korkusu
- (Pisikoloji, Ruhbilim) automysophobia
- kirli olmak
- be polluted
- kirli para kazanan kimse
- spiv
- kirli safra
- dirty ballast
- kirli sakal
- stubbly
- kirli sakal (bir günlük)
- five o'clock shadow
- kirli sepeti
- dirty-clothes basket/hamper, dirty-laundry basket/hamper
- kirli su pompası
- dirty water pump
- kirli tırnak
- dirty fingernail
- kirli tırnak
- black fingernail
- kirli yün
- grease wool, greasy wool, wool in the yolk
- kirli çamaşır
- skeleton in the cupboard
- kirli çamaşır
- dirty linen, laundry
- kirli çamaşır
- family skeleton
- kirli çamaşır
- 1. dirty clothes, dirty laundry. 2. dirty linen, misdeeds
- kirli çamaşır
- skeleton in the closet
- kirli çamaşırları açıklama
- expose
- kirli çamaşırları açıklayan makale
- expose
- kirli çamaşırlarını açığa çıkarmak
- debunk
- kirli çamaşırlarını ortaya dökmek/çıkarmak
- to reveal (someone's) misdeeds, wash (someone's) dirty linen in public
- kirli çamaşırlarını ortaya çıkarmak
- to show one's misdeeds
- kirli çamaşırlarını ortaya çıkarmak
- gibbet
- kirli çıkı
- wealthy miser
- kirli çıkı/çıkın
- wealthy miser
- kir
- stain
- kir
- {i} grime
Tom is covered in dirt and grime.
- Tom kir ve pislikle kaplı.
Soap can clean grime.
- Sabun kiri temizleyebilir.
- kir
- impure
- kir
- dreck
- kir
- (Mekanik) impurity
- kir
- smudge
- kir
- foul
Smokers foul up the air.
- Sigara içenler havayı kirletmektedir.
The dirty clothes left a foul odor in the air of the locker room.
- Kirli giysiler soyunma odasının havasında iğrenç bir koku bıraktı.
- kir
- muck
- kir
- filthiness
- kir
- foulness
- kir
- soil
Don't let it get soiled.
- Bunun kirlenmesine izin vermeyin.
- kir
- {i} scouring
- kir
- dinginess
- kirli su birikintisi
- puddle
- kir
- {f} fracture
- kir
- moorland
- kir
- hoar
- beyindeki kirli kan kanalı
- sinus
- kir
- dirt, filth, grime
- kir
- smirch
- kir
- tarnish
- kir
- filth
You always leave your bikes filthy.
- Bisikletlerini her zaman kirli bırakıyorsun.
You always leave your bike filthy.
- Bisikletini her zaman kirli bırakıyorsun.
- kir
- smear
- kir
- mire
- kir
- breake
- kir
- sullage
- kir
- dingy
- kir
- suhly
- kir
- smut
- kir
- offsouring
- çamaşır (kirli/yıkanmış)
- washing