تعريف kirletme في التركية الإنجليزية القاموس.
- messing
- soiling
- pollution
- vitiation
- dirtying
- dirtying, soiling, pollution, contamination
- defilement
- making dirty
- contamination
- {i} contaminating
- befoulment
- desecration
- kirletmek
- {f} pollute
- kirletmek
- foul
Smokers foul up the air.
- Sigara içenler havayı kirletmektedir.
- kimyasal kirletme
- (Askeri) chemical contamination
- kirletmek
- {f} contaminate
I don't want to contaminate the clean glasses by taking them out of the dishwasher.
- Temiz bardakları onları bulaşık makinesinden çıkararak kirletmek istemiyorum.
- kirletmek
- daub
- kirletmek
- make dirty
- kirletmek
- calumniate
- kirletmek
- make soiled
- kirletmek
- colly
- kirletmek
- slander
- kirletmek
- violate
- kirletmek
- mess up
- kirletmek
- blacken
- kirletmek
- (Argo) smarm
- kirletmek
- ravish
- kirletmek
- make impure
- kirletmek
- desecrate
- kirletmek
- muck up
- kirletmek
- bespatter
- kirletmek
- profane
- kirletmek
- (Havacılık) contaminate to
- kirletmek
- make unclean
- kirlet
- pollute
Exhaust from factories pollutes the air.
- Fabrikalardan gelen gazlar havayı kirletir.
Some factories pollute the environment.
- Bazı fabrikalar çevreyi kirletir.
- kirlet
- {f} soil
- kirlet
- bespatter
- kirlet
- {f} contaminating
- kirlet
- {f} grime
- kirlet
- make impure
- kirlet
- {f} polluted
Large areas of the ocean are polluted.
- Okyanusun büyük alanları kirletildi.
The oil spill polluted the bay.
- Petrol sızıntısı körfezi kirletti.
- kirlet
- {f} soiling
- kirlet
- sully
I wouldn't want to sully your good name.
- Ben senin iyi adını kirletmek istemem.
- kirlet
- {f} soiled
- kirlet
- make unclean
- kirlet
- besmirch
- kirlet
- make dirty
- kirlet
- besmear
- kirlet
- contaminate
I don't want to contaminate the clean glasses by taking them out of the dishwasher.
- Temiz bardakları onları bulaşık makinesinden çıkararak kirletmek istemiyorum.
This rice is contaminated by arsenic.
- Pirinç arsenik ile kirletilmiş.
- kirlet
- make soiled
- kirlet
- {f} foul
Smokers foul up the air.
- Sigara içenler havayı kirletmektedir.
Cigarette smoke fouls the air in a room.
- Sigara dumanı odadaki havayı kirletir.
- kirlet
- defile
- kirlet
- {f} besmirched
- kirletmek
- mire
- kirletmek
- sully
I wouldn't want to sully your good name.
- Ben senin iyi adını kirletmek istemem.
- kirletmek
- soil
- kirletmek
- besmirch
- kirletmek
- besmear
- kirletmek
- bedaub
- kirletmek
- blot
- kirletmek
- dirty
Tom doesn't want to get his hands dirty.
- Tom ellerini kirletmek istemiyor.
Tom isn't afraid to get his clothes dirty.
- Tom giysilerini kirletmekten korkmuyor.
- kirletmek
- begrime
- kirletmek
- smudge
- kirletmek
- imbrue
- biyolojik kirletme
- (Askeri) biological contamination
- kirlet
- contaminated
He shouted angrily, Hey! You contaminated my water!
- Kızgınlıkla Hey, suyumu kirlettiniz! diye bağırdı.
This rice is contaminated by arsenic.
- Pirinç arsenik ile kirletilmiş.
- kirlet
- bedaub
- kirlet
- defiled
- kirlet
- begrime
- kirletmek
- smirch
- kirletmek
- rape
- kirletmek
- smutch
- kirletmek
- foul up
Smokers foul up the air.
- Sigara içenler havayı kirletmektedir.
- kirletmek
- bemire
- kirletmek
- stain
- kirletmek
- to rape, violate
- kirletmek
- to sully, stain, blot, besmirch (someone's honor)
- kirletmek
- vitiate
- kirletmek
- to dirty, soil; to pollute
- kirletmek
- spatter
- kirletmek
- smear
- kirletmek
- tarnish
- kirletmek
- mess
- kirletmek
- (Hukuk) to contaminate, to pollute
- kirletmek
- befoul
- kirletmek
- slur
- kirletmek
- defile
- kirletmek
- to dirty, to soil, to smudge, to muck sth up; to pollute; to blot; to contaminate; to calumniate, to slander; to rape, to ravish
- kirletmek
- grime
- kirletmek
- suhly
- kirletmek
- draggle
- tekrar kirletme
- recontamination