kimsesizler

listen to the pronunciation of kimsesizler
التركية - الإنجليزية
homeless
{s} without a home, having no place to live, living in the street
the homeless: Homeless persons in the aggregate
Lacking a permanent place of residence
without nationality or citizenship; "stateless persons"
Destitute of a home
without nationality or citizenship; "stateless persons
people who are homeless; "the homeless lived on the city streets" someone with no housing; "the homeless became a problem in the large cities" without nationality or citizenship; "stateless persons
people who are homeless; "the homeless lived on the city streets"
physically or spiritually homeless or deprived of security; "made a living out of shepherding dispossed people from one country to another"- James Stern
Homeless people have nowhere to live. the growing number of homeless families Hundreds were made homeless. The homeless are people who are homeless. shelters for the homeless. + homelessness home·less·ness The only way to solve homelessness is to provide more homes
someone with no housing; "the homeless became a problem in the large cities"
{i} those without a home collectively
kimse
anybody

Why doesn't anybody translate my sentences? - Neden kimse cümlelerimin çevirisini yapmıyor?

Why doesn't anybody translate my sentences? - Niçin kimse benim cümlelerime katkıda bulunmuyor?

kimse
anyone

They said they hadn't seen anyone. - Onlar hiç kimseyi görmediklerini söylediler.

There was hardly anyone in the room. - Odada hiç kimse yoktu.

kimsesiz
lonely
kimse
{i} one

No one shall be arbitrarily deprived of his property. - Hiç kimse keyfi olarak mal ve mülkünden mahrum edilemez.

No one may be compelled to belong to an association. - Hiç kimse bir derneğe üye olmaya zorlanamaz.

kimsesiz
{s} alone

If I go, you'll be all alone. - Ben gidersem kimsesiz olacaksın.

kimse
dodger
kimse
man

No man received enough votes to win the nomination. - Hiç kimse adaylığı kazanmak için yeterli oy almadı.

I asked many persons about the store, but no one had heard of it. - Mağazayı pek çok kişiye sordum, ancak kimse onu duymamıştı.

kimsesiz
empty
kimsesiz
unfortunate
kimsesiz
deserted
kimsesiz
forlornly
kimsesiz
waif
kimsesiz
helpless
kimsesiz
unattended
kimse
any

There wasn't anyone in the room. - Odada hiç kimse yoktu.

No one speaks this language anymore. - Artık hiç kimse bu dili konuşmuyor.

kimse
person

Nobody knew that Tom was the person who contributed most of the money. - Kimse paranın çoğunu katkıda bulunan kişinin Tom olduğunu bilmiyordu.

I am a sensitive person, you know. - Duygulu bir kimseyim, bilirsin.

kimse
people

No one knows exactly how many people considered themselves hippies. - Hiç kimse tam olarak kaç kişinin kendilerini hippi kabul ettiklerini bilmez.

There were cars burning, people dying, and nobody could help them. - Yanan arabalar, ölen insanlar vardı ve kimse onlara yardımcı olamadı.

kimse
sort

No one has time for that sort of thing. - Hiç kimsenin o tür şey için zamanı yoktu.

kimse
party

Have you told anyone about the surprise party? - Sürpriz partiden kimseye bahsettin mi?

Aside from him, nobody else came to the party. - Onun dışında, başka hiç kimse partiye gelmedi.

kimsesiz
unbefriended
kimsesiz
friendless
kimsesiz
homeless
kimse
one can
kimse
wight
kimsesiz
forlorn
kimsesiz
orphan

They adopted the orphan. - Onlar kimsesiz çocuğu evlat edindi.

She felt sympathy for the orphan and gave him some money. - O kimsesiz çocuğa acıdı ve ona biraz para verdi.

kimse
no one

No one shall be arbitrarily deprived of his property. - Hiç kimse keyfi olarak mal ve mülkünden mahrum edilemez.

No one wants to listen to my opinions. - Kimse benim fikirlerimi dinlemek istemiyor.

kimse
soul

We didn't tell a soul. - Biz kimseye söylemedik.

There wasn't a soul in sight. - Görünürde kimse yoktu.

kimse
somebody

I'm looking for somebody who understands French. - Fransızca anlayan kimseyi arıyorum.

I am somebody and I am important. - Ben önemli kimseyim ve önemliyim.

kimse
anyone, anybody
kimse
no man

No man can be a patriot on an empty stomach. - Hiç kimse boş mideyle vatansever olamaz.

No man can live to be two hundred years old. - Hiç kimse iki yüz yaşına kadar yaşayamaz.

kimse
someone, somebody
kimse
(with a negative verb) nobody, no one
kimse
someone, somebody; anybody, anyone; nobody, no one
kimse
cad
kimse
thing

No one ever saw such a thing. - Hiç kimse şimdiye kadar böyle bir şey görmedi.

Nobody can do two things at once. - Kimse bir defada iki şeyi yapamaz.

kimse
wallah
kimse
someone

Why didn't you tell someone? - Neden kimseye söylemedin?

You can't shake someone's hand with a clenched fist. - Sıkılmış bir yumrukla kimsenin elini sıkamazsın.

kimse
nobody

Nobody lives in this house. - Bu evde hiç kimse yaşamıyor.

Nobody knows what will happen next. - İleride ne olacağını hiç kimse bilmiyor.

kimse
scavenger
kimse
bugger
kimse
dweller
kimsesiz
(someone) who has no one, who has no living relatives or friends
kimsesiz
desolate, lonely, lone; empty, deserted, forlorn, desolate
kimsesiz
outcast

Tom and Mary both felt like outcasts. - Hem Tom hem de Mary kendilerini kimsesiz gibi hissettiler.

kimsesiz
desolate
kimsesiz
empty, forlorn
kimsesiz
solitary
kimsesiz
all alone

If I go, you'll be all alone. - Ben gidersem kimsesiz olacaksın.

kimsesiz
lone
التركية - التركية

تعريف kimsesizler في التركية التركية القاموس.

Kimsesiz
bikes
kimsesiz
Kimsesi olmadan
kimsesiz
Hiç kimse bulunmayan, boş, sahipsiz, ıssız: "Sokaktayım, kimsesiz bir sokak ortasında / Yürüyorum arkama bakmadan yürüyorum."- N. F. Kısakürek
Kimse
(Hukuk) KİMESNE
Kimse
nefer
Kimsesiz
öksüz
kimse
Herhangi bir kişi, kim olduğu bilinmeyen kişi, şahıs, nefer: "Kimsenin girdisi çıktısı, alacağı borcu ile uğraşmak istemiyordum."- N. Cumalı
kimse
Olumsuz cümlelerde kişi: "Bir zaman hiç kimseye varmadım."- H. R. Gürpınar
kimse
Herhangi bir kişi, kim olduğu bilinmeyen kişi, şahıs, nefer
kimse
Kişi
kimsesiz
Hiç kimse bulunmayan, boş, sahipsiz, ıssız
kimsesiz
Anası babası, yakını, koruyucusu olmayan
kimsesiz
Anası babası, yakını, koruyucusu olmayan: "Ocağın kimsesiz çocukları okuttuğunu da biliyordum."- F. R. Atay
kimsesizler
المفضلات