Why doesn't anybody translate my sentences?
- Niçin kimse benim cümlelerime katkıda bulunmuyor?
He asked me whether anybody was there.
- O, bana orada kimsenin olup olmadığını sordu.
There was hardly anyone in the room.
- Odada hiç kimse yoktu.
Hide this in a safe place. I don't want anyone getting their hands on it.
- Bunu güvenli bir yerde sakla. Ona kimsenin dokunmasını istemiyorum.
No one understands me.
- Hiç kimse beni anlamıyor.
No one shall be arbitrarily deprived of his property.
- Hiç kimse keyfi olarak mal ve mülkünden mahrum edilemez.
I asked many persons about the store, but no one had heard of it.
- Mağazayı pek çok kişiye sordum, ancak kimse onu duymamıştı.
No man is without his faults.
- Hiç kimse hatasız değildir.
Why doesn't anybody translate my sentences?
- Neden kimse cümlelerimin çevirisini yapmıyor?
No one speaks this language anymore.
- Artık hiç kimse bu dili konuşmuyor.
I am a sensitive person, you know.
- Duygulu bir kimseyim, bilirsin.
Nobody knew that Tom was the person who contributed most of the money.
- Kimse paranın çoğunu katkıda bulunan kişinin Tom olduğunu bilmiyordu.
I thought a bunch of people would go water skiing with us, but absolutely no one else showed up.
- Bir grup insanın bizimle birlikte su kayağına gideceğini düşünmüştüm. Fakat kesinlikle başka hiç kimse gelmedi.
We're gonna make sure that no one is taking advantage of the American people for their own short-term gain.
- Biz hiç kimsenin kendi kısa vadeli kazançları için Amerikan halkından yararlanmadıklarından emin olacağız.
No one has time for that sort of thing.
- Hiç kimsenin o tür şey için zamanı yoktu.
No one came to the party except John and Dick.
- Kimse John ve Dick dışında partiye gelmedi.
Have you told anyone about the surprise party?
- Sürpriz partiden kimseye bahsettin mi?
No one shall be arbitrarily deprived of his property.
- Hiç kimse keyfi olarak mal ve mülkünden mahrum edilemez.
No one may be compelled to belong to an association.
- Hiç kimse bir derneğe üye olmaya zorlanamaz.
There wasn't a soul in sight.
- Görünürde kimse yoktu.
We didn't tell a soul.
- Biz kimseye söylemedik.
I am somebody and I am important.
- Ben önemli kimseyim ve önemliyim.
I'm looking for somebody who understands French.
- Fransızca anlayan kimseyi arıyorum.
No man can be a patriot on an empty stomach.
- Hiç kimse boş mideyle vatansever olamaz.
No man received enough votes to win the nomination.
- Hiç kimse adaylığı kazanmak için yeterli oy almadı.
Nobody could explain how the thing was made.
- Kimse eşyanın nasıl yapıldığını açıklayamadı.
Nobody knows why this kind of thing happens.
- Bu tür şeylerin neden olduğunu kimse bilmiyor.
Why didn't you tell someone?
- Neden kimseye söylemedin?
Why didn't someone help Tom?
- Neden kimse Tom'a yardımcı olmadı?
Mary has nobody to talk with, but she doesn't feel lonely.
- Mary'nin konuşacak hiç kimsesi yok fakat o kendini yalnız hissetmiyor.
Nobody can control us.
- Hiç kimse bizi kontrol edemez.