تعريف kimse في التركية الإنجليزية القاموس.
- anybody
War doesn't make anybody happy.
- Savaş kimseyi mutlu etmez.
Why doesn't anybody translate my sentences?
- Neden kimse cümlelerimin çevirisini yapmıyor?
- anyone
There was hardly anyone in the room.
- Odada hiç kimse yoktu.
Tom didn't want to speak to anyone.
- Tom kimseyle konuşmak istemiyordu.
- dodger
- man
No man received enough votes to win the nomination.
- Hiç kimse adaylığı kazanmak için yeterli oy almadı.
No man is without his faults.
- Hiç kimse hatasız değildir.
- no one
No one understands me.
- Hiç kimse beni anlamıyor.
No one shall be arbitrarily deprived of his property.
- Hiç kimse keyfi olarak mal ve mülkünden mahrum edilemez.
- soul
There wasn't a soul in sight.
- Görünürde kimse yoktu.
We reached the poor soul we had to help.
- Biz yardım etmek zorunda olduğumuz fakir kimseye ulaştık.
- somebody
I'm looking for somebody who understands French.
- Fransızca anlayan kimseyi arıyorum.
He thinks he is somebody, but really he is nobody.
- O onun biri olduğunu düşünüyor ama aslında hiç kimse değil.
- anyone, anybody
- one
No one may be compelled to belong to an association.
- Hiç kimse bir derneğe üye olmaya zorlanamaz.
No one understands me.
- Hiç kimse beni anlamıyor.
- no man
No man can live to be two hundred years old.
- Hiç kimse iki yüz yaşına kadar yaşayamaz.
No man can be a patriot on an empty stomach.
- Hiç kimse boş mideyle vatansever olamaz.
- someone, somebody
- Wight
- (with a negative verb) nobody, no one
- someone, somebody; anybody, anyone; nobody, no one
- person
I asked many persons about the store, but no one had heard of it.
- Mağazayı pek çok kişiye sordum, ancak kimse onu duymamıştı.
He is such a bad person that everybody dislikes him.
- O kadar kötü birisi ki kimse ondan hoşlanmaz.
- cad
- thing
No one ever saw such a thing.
- Hiç kimse şimdiye kadar böyle bir şey görmedi.
Nobody can do two things at once.
- Kimse bir defada iki şeyi yapamaz.
- wallah
- someone
No one ever really knows what's going through someone else's head.
- Birinin kafasından neler geçtiğini kimse kesin olarak bilemez.
Why didn't someone help Tom?
- Neden kimse Tom'a yardım etmedi?
- nobody
Mary has nobody to talk with, but she doesn't feel lonely.
- Mary'nin konuşacak hiç kimsesi yok fakat o kendini yalnız hissetmiyor.
Nobody can control us.
- Hiç kimse bizi kontrol edemez.
- any
There was hardly anyone in the room.
- Odada hiç kimse yoktu.
No one speaks this language anymore.
- Artık hiç kimse bu dili konuşmuyor.
- people
We're gonna make sure that no one is taking advantage of the American people for their own short-term gain.
- Biz hiç kimsenin kendi kısa vadeli kazançları için Amerikan halkından yararlanmadıklarından emin olacağız.
I thought a bunch of people would go water skiing with us, but absolutely no one else showed up.
- Bir grup insanın bizimle birlikte su kayağına gideceğini düşünmüştüm. Fakat kesinlikle başka hiç kimse gelmedi.
- sort
No one has time for that sort of thing.
- Hiç kimsenin o tür şey için zamanı yoktu.
- party
Outside of him, no one else came to the party.
- Onun dışında, başka hiç kimse partiye gelmedi.
No one came to the party except John and Dick.
- Kimse John ve Dick dışında partiye gelmedi.
- one can
- scavenger
- bugger
- dweller
- hiç kimse
- anybody
Everyone is a moon, and has a dark side which he never shows to anybody.
- Herkes bir aydır, ve hiç kimseye göstermediği karanlık bir yüzü vardır.
He doesn't get along with anybody in the office.
- Ofisteki hiç kimseyle uyuşmuyor.
- hiç kimse
- no one
No one understands me.
- Hiç kimse beni anlamıyor.
No one knows his name.
- Hiç kimse onun adını bilmiyor.
- hayalperest kimse
- dreamer
- seyahat eden kimse
- traveler
- hiç kimse
- anyone
Tom doesn't make exceptions for anyone.
- Tom hiç kimse için ayrım yapmaz.
There was hardly anyone in the room.
- Odada hiç kimse yoktu.
- hiç kimse
- nobody
Nobody lives in this house.
- Bu evde hiç kimse yaşamıyor.
Nobody can be a head coach of a soccer team without being a soccer player.
- Hiç kimse futbolcu olmadan bir futbol takımının teknik direktörü olamaz.
- kimse mükemmel değildir
- nobody is perfect
- kimse ayranım/yoğurdum ekşi demez
- (Atasözü) A person always praises what he himself has made/done
- kimse duymasın
- mum's the world
- kimse ile görüştürülmemek
- be held incommunicado
- kiraya veren kimse
- lessor
- kinci kimse
- hater
- kilitleyen kimse
- locker
- kibar kimse
- gentleman
- kilise cemaatinden kimse
- parishioner
- kilise kurallarına uyan kimse
- conformist
- kiliseye devam eden kimse
- churchman
- kiliseye devamlı olarak giden kimse
- churchgoer
- kiliseye karşı olan kimse
- dissident
- kiloca hafif kimse
- lightweight
- kilosuna dikkat eden kimse
- weight-watcher
- kimliği belirsiz kimse
- John Doe
- kimliği henüz belirlenmemiş kimse
- John Doe and Richard Roe
- kimliğini gizleyen kimse
- incognito
- kiracı iken kiraya veren kimse
- sublessor
- kirli işleri yürüten kimse
- hatchet man
- kirli para kazanan kimse
- spiv
- kitap meraklısı kimse
- bookish person
- bağışta bulunan kimse
- donor
- oturan kimse
- inhabitant
- acayip kimse
- crank
- başa çıkılması zor kimse
- handful
- dışlanmış kimse
- derelict
- ılımlı kimse
- moderate
- ergin kimse
- adult
- yerli kimse
- native
- bağnaz kimse
- zealot
- başarısız kimse
- loser
- dışa dönük kimse
- extrovert
Do introverts have shorter lives than extroverts?
- İçe dönük kimselerin dışa dönük kimselerden daha kısa ömürleri mi var?
- eşini paylaşan kimse
- swinger
- kendini ezdiren ve şikâyetçi olmayan kimse
- doormat
- okumayı seven kimse
- bookish
- seksi kimse
- sexy
- sert kimse
- tough
- çubukla maden arayan kimse
- dowser
- ergin olmayan kimse
- minor
- sivil kimse
- citizen
- yerine geçen kimse
- surrogate
- inzivaya çekilmiş kimse
- monk
- işkence çekerek ölen kimse
- martyr
- ayırt edemeyen kimse
- patient
- aksi kimse
- curmudgeon
- alet olan kimse
- stooge
- aleyhte konuşan kimse
- detractor
- alçak kimse
- fink
- askerlik yapmayı doğru bulmayan kimse
- conscientious objector
- azat eden kimse
- liberator
- ağzının tadını bilen kimse
- gourmet
- aşağı tabakadan kimse
- pariah
- bahşiş veren kimse
- tipper
- bakan kimse
- provider
- başkasına muhtaç kimse
- dependant
- borç veren kimse
- lender
- bulan kimse
- finder
- burnu akan kimse
- runny nose
- caz meraklısı kimse
- cat
- cesur kimse
- daredevil
- dinlere değil tanrıya inanan kimse
- deist
- dolandırıcı kimse
- charlatan
- doymayan kimse
- glutton
- doğulu kimse
- oriental
- dışlanan kimse
- leper
- etiketleyen kimse
- tagger
- gözaltına alınan kimse
- detainee
- güler yüzlü kimse
- smoothie
- güzel konuşan kimse
- conversationalist
- halktan olan kimse
- commoner
- hastalığa eğilimi olan kimse
- subject
- hayırsever kimse
- philanthropist
- her gün işe trenle gidip gelen kimse
- commuter
- hoşsohbet kimse
- conversationalist
- ilan eden kimse
- announcer
- insancıl kimse
- philanthropist
- içe dönük kimse
- introvert
Do introverts have shorter lives than extroverts?
- İçe dönük kimselerin dışa dönük kimselerden daha kısa ömürleri mi var?
- içki içmeyen kimse
- abstainer
- işkolik kimse
- workaholic
- karı kocayı birbirinden soğutan kimse
- alienator
- kaybeden kimse
- loser
- kayırılan kimse
- protege
- kolay kanan kimse
- pushover
- kâğıt dağıtan kimse
- dealer
- küçük kimse
- junior
- kılıç kullanmakta usta kimse
- blade
- makineleşme karşıtı kimse
- Luddite
- olta ile balık tutan kimse
- angler
- oral çeken kimse
- (Argo) cocksucker
- post dolduran kimse
- taxidermist
- tapan kimse
- worshipper
- tecrübeli kimse
- veteran
- toplumdan uzak yaşayan kimse
- recluse
- utangaç kimse
- shy
- uyumlu kimse
- conformist
- yaranmaya çalışan kimse
- adulator
- yararlanan kimse
- beneficiary
- çubukla yeraltı suyu arayan kimse
- dowser
- çürüğe çıkan kimse
- reject
- özgürlükçü kimse
- liberal
- üstün kimse
- superior
- alıngan kimse
- sensitive
- acemi kimse
- greenhorn
- aksi (kimse)
- contrary
- alacak olan kimse
- (Ticaret) recipient
- aptal kimse
- fool
- bale düzenleyen kimse
- (Muzik) choreograph
- başka hiç kimse
- no one else
- başlatan kimse
- initiator
- beceriksiz (kimse)
- incompetent
- bir yerde oturan kimse
- occupant
- bir yerde oturan kimse
- calm
- bir yerde oturan kimse
- habitant
- cesur kimse
- dare devil
- cesur kimse
- lion
- ciddi olan (kimse)
- intense
- ciro eden kimse
- (Ticaret) endorsee
- cüretli kimse
- daredevil
- dengesiz (kimse)
- disturbed
- destekleyen kimse
- supporter
- din adamı olmayan kimse
- laity
- dini hinduizm olan kimse
- hindu
- disiplin kuran kimse
- disciplinarian
- dırdır eden kimse
- nagger
- edepsiz kimse
- (Argo) cocksucker
- elde eden kimse
- beneficiary
- elinde bulunduran kimse
- bearer
- elinden her iş gelen kimse
- jack-of-all-trades
- emekli kimse
- pensioner
- evden çıkmayan kimse
- (deyim) stay-at-home
- eziyet çektiren kimse
- torment
- garanti eden kimse
- (Ticaret) warrantor
- garip bir kimse
- queer fish
- garip kimse
- oddity
- garip kimse
- crank
- giysi biçip diken kimse
- tailor
- görülemeyen şeyleri görebilen kimse
- clairvoyant
- güvenilir kimse
- stand-by
- hedefi iyi vuramayan kimse
- a poor shot
- her kimse
- whomever
- hikaye anlatan kimse
- storyteller
- hinduizm dininden olan kimse
- hindu
- hiç bir kimse
- nemine
- hiç kimse
- never a one
- icat eden kimse
- originator
- ilgi çeken kimse
- draw
- kendini adayan kimse
- knight
- kimseler
- folks
- konferans veren kimse
- lecturer
- korkunç kimse
- ogre
- kurnaz kimse
- fox
- kurnaz olmayan (kimse)
- simpleminded
- küçük düşürücü kimse
- detractor
- kısmen geri zekalı kimse
- moron
- liberal kimse
- liberal
- lisans veren kimse
- (Ticaret) licensor
- melek gibi kimse
- angel
- mesele çıkaran kimse
- troublemaker
- meslekten olmayan kimse
- laymen
- misyon sahibi kimse
- missionary
- mutluluk dileyen kimse
- well-wisher
- nevrotik kimse
- neurotic
- olumsuz oy veren kimse
- no
- otel işleten kimse
- (Turizm) publican
- pipo içen kimse
- smoker
- pratik (kimse)
- practical
- rahip olmayan kimse
- laymen
- sakso yapan kimse
- (Argo) cocksucker
- sakso çeken kimse
- (Argo) cocksucker
- samimi (kimse)
- warm
- sedye taşıyan kimse
- stretcher-bearer
- sendikaya üye olmayan kimse
- (Ticaret) outsider
- sevilmeyen kimse
- fly in the ointment
- sevimsiz kimse
- fagot
- sevimsiz kimse
- faggot
- seyahat eden kimse
- traveller
- sinirli kimse
- (Argo) wuss
- sosyetik kimse
- socialite
- soylu kimse
- blue blood
- spam mail gönderen kimse
- (Bilgisayar) spammer
- stil veren kimse
- stylist
- sıkıcı şey veya kimse
- nuisance
- sıkıntı veren kimse
- nuisance
- taklit eden kimse
- mimic
- taklit eden kimse
- copycat