kilitlenmemiş

listen to the pronunciation of kilitlenmemiş
التركية - الإنجليزية
unlocked

Sami left his door unlocked. - Sami kapısını kilitlenmemiş bıraktı.

Simple past tense and past participle of unlock
not firmly fastened or secured; "an unbarred door"; "went through the unlatched gate into the street"; "an unlocked room"
past of unlock
{s} not locked, unlatched, unbolted, open
Of a door, etc, not locked (with a key), or that has been unlocked
kilitle
(Bilgisayar) lockout
kilitle
{f} locked

Really? I had locked it up before I went out. - Gerçekten mi? Ben gitmeden önce onu kilitlemiştim.

I locked the door, in case someone tried to get in. - Birisi içeri girmeye çalışır diye kapıyı kilitledim.

kilitle
{f} interlock
kilitle
{f} locking

The locking mechanism has jammed. - Kilitleme mekanizması sıkıştı.

Locking all the doors, I went to bed. - Bütün kapıları kilitledim, yatmaya gittim.

kilitle
{f} hasp
kilitle
{f} lock

I forgot to lock the storeroom. - Depoyu kilitlemeyi unuttum.

I locked the door, in case someone tried to get in. - Birisi içeri girmeye çalışır diye kapıyı kilitledim.

kapalı ama kilitlenmemiş
on the latch
kilitle
ratchet
التركية - التركية
kilitsiz
kilitlenmemiş
المفضلات