I go to church every Sunday.
- Her pazar kiliseye giderim.
There is a church at the back of my house.
- Evimin arkasında bir kilise var.
They are the boys of the parish.
- Onlar kilisenin çocukları.
I loved your pics from the church!
- Ben kilise ile ilgili fotoğraflarınızı sevdim.
I sang in the church choir for three years.
- Üç yıl kilise korosunda şarkı söyledim.
Mary sings in the church choir.
- Mary kilise korosunda şarkı söylüyor.
The faster the mouse, the bigger the churchyard.
- Fare ne kadar hızlı olursa, kilise mezarlığı o kadar büyük olur.
We can hear the church bell every morning.
- Kilise çanını her sabah duyabiliriz.
We hear the church bell from here.
- Biz buradan kilise çanını duyuyoruz.
Churches were erected all over the island.
- Kiliseler tüm ada üzerine inşa edilmiştir.
From 1859, Protestant missionaries from America started to arrive, and the Catholic and Russian Orthodox churches also became actively involved in missionary work.
- 1859'dan itibaren, Amerika'dan Protestan misyonerler gelmeye başladı ve Katolik ve de Rus Ortodoks kiliseleri de misyonerlik çalışmalarına aktif olarak dahil oldular.