Wealth breeds arrogance.
- Servet kibir doğurur.
Tom doesn't understand the difference between confidence and arrogance.
- Tom güven ve kibir arasındaki farkı bilmiyor.
I think Tom is conceited.
- Tom'un kibirli olduğunu düşünüyorum.
Tom is conceited, isn't he?
- Tom kibirli, değil mi?
Vanity and pride are different things, though the words are often used synonymously.
- Her ne kadar sıkça eş anlamlı olarak kullanılsalar da; kibir ve gurur farklı şeylerdir.
Laughter is the only cure against vanity, and vanity is the only laughable fault.
- Kahkaha kibire karşı tek tedavidir ve kibir gülünebilir tek hatadır.
Dan isn't an arrogant and disdainful guy.
- Dan küstah ve kibirli bir adam değil.
He's prideful and arrogant.
- O gururlu ve kibirli.
Humility often gains more than pride.
- Alçak gönüllülük çoğunlukla kibirden daha çok yükseltir.