Tom sold all of his belongings.
- Tom kişisel eşyalarının hepsini sattı.
Are these all your belongings?
- Bütün bunlar kişisel eşyalarınız mı?
The suspect had to lay all his personal effects on the table.
- Şüpheli tüm kişisel eşyalarını masaya koymak zorunda kaldı.
The suspect had to lay all his personal effects on the table.
- Şüpheli tüm kişisel eşyalarını masaya koymak zorunda kaldı.
caboodle
denizcilerin bıraktığı ve terhis olurken aldığı eşyalar. deyim: kit and kaboodle. e.g. I bought the kit and kaboodle for camping. gerekli bütün ıvır zıvır.
Tom put all his belongings in a small suitcase.
- Tom tüm kişisel eşyalarını küçük bir valize koydu.
They are all my personal belongings.
- Onların hepsi benim kişisel eşyalarım.
Tom put all his belongings in a small suitcase.
- Tom tüm kişisel eşyalarını küçük bir valize koydu.
They are all my personal belongings.
- Onların hepsi benim kişisel eşyalarım.