How many times a day does that bus run?
- O otobüs günde kaç kez çalışır?
How many times does the bus run each day?
- Otobüs her gün kaç kez çalışır?
Explain it once more, Jerry.
- Onu bir kez daha açıkla, Jerry.
Read it once more, please.
- Onu bir kez daha okuyun, lütfen.
When he was a student, he went to the disco only once.
- Öğrenci olduğu zamanlar diskoya sadece bir kez gitti.
Stir once every fifteen minutes.
- Her on beş dakikada bir kez karıştırın.
This time, you won't escape punishment.
- Bu kez cezadan kaçamazsın.
I don't know if we can help Tom this time.
- Bu kez Tom'a yardım edip edemeyeceğimizi bilmiyorum.
Could you please repeat it once again?
- Lütfen onu bir kez daha tekrarlar mısın?
Let's try once again.
- Bir kez daha deneyelim.
He married twice and had more than 20 children.
- İki kez evlendi ve yirmiden fazla çocuğu oldu.
I've climbed Mt. Fuji twice.
- Ben iki kez Mt. Fuji'ye tırmandım.
I'm only going to ask you this one time, Tom.
- Ben bunu sana sadece bir kez soracağım, Tom.
Can I eat this mushroom? You can eat anything one time.
- Bu mantarı yiyebilir miyim? Bir şeyi bir kez yiyebilirsin.
He went to Paris for the first time.
- Paris'e ilk kez gitti.
I saw a movie for the first time in two years.
- İki yılda ilk kez bir film izledim.
I know that it is highly unlikely that you'd ever want to go out with me, but I still need to ask at least once.
- Benimle çıkmak isteyeceğinizin pek olası olmadığını biliyorum fakat hâlâ en azından bir kez sormalıyım.
Stir once every fifteen minutes.
- Her on beş dakikada bir kez karıştırın.
If I go by air one more time, I'll have flown in an airplane five times.
- Ben bir kez daha hava yoluyla gidersem uçakta beş kez uçmuş olurum.
Open your mouth one more time and I will beat you up!
- Ağzını bir kez daha açarsan seni pataklayacağım!
Tom has been arrested several times.
- Tom birçok kez tutuklandı.
The telephone rang several times.
- Telefon birçok kez çaldı.
I will side with you just this once.
- Sadece bu kez yanında olacağım.
Tom's a first-time offender.
- Tom bir ilk kez yakalanan.
I saw Yoshida for the first time in five years.
- Ben, beş yıl içinde, ilk kez Yoshida ile görüştüm.
Two weeks ago, I visited Disneyland for the first time.
- İki hafta önce, ilk kez Disneyland ziyaret ettim.
I wish for once I could be something.
- Keşke bir kez bir şey olabilsem.
I want to win for once.
- Bir kez kazanmak istiyorum.
I have traveled many times.
- Ben birçok kez seyahat ettim.
He looked back at us many times and walked away.
- O birçok kez bize doğru baktı ve uzaklaştı.
That's happened to me plenty of times.
- Bu birçok kez başıma geldi.
Tom has done that plenty of times.
- Tom onu birçok kez yaptı.
Tom drank twice as much beer as Mary did.
- Tom Mary'nin içtiği kadar çok birayı iki kez içti.
I have attempted suicide two times.
- Ben iki kez intihar girişiminde bulundum.
Most people brush their teeth at least two times a day.
- Çoğu kişi dişlerini günde en az iki kez fırçalar.
I go into the store, and who do I see? An American friend, who immediately begins to tell me what has been going on with him since we last met.
- Mağazaya gidiyorum ve kimi görüyorum? Onunla son kez buluştuğumuzdan beri kendisinde neler gittiğini bana hemen anlatmaya başlayan bir Amerikan arkadaşımı.
I don't remember the last time I climbed a tree.
- Son kez bir ağaca ne zaman tırmandığımı hatırlamıyorum.
On June 21st, 1974, José had breakfast with Liliana for the last time.
- 21 Haziran, 1974'te Jose son kez Liliana ile birlikte kahvaltı yaptı.
I saw her for the last time.
- Ben onu son kez gördüm.
She doesn't like the way he orders Kerry around either. 'Kez'll make ya one,' he'd said automatically when Madeline said she'd love a nice cup of tea.