We couldn't allow any interruptions.
- Biz herhangi bir kesintiye izin veremedik.
Pardon the interruption.
- Kesintiyi bağışlayın.
The banker's pay cut was temporary, not permanent.
- Bankerin maaş kesintisi geçiciydi, kalıcı değil.
The power cuts damaged the computer.
- Elektrik kesintileri bilgisayara zarar verdi.
The library near my house is now open only three days a week due to budget cutbacks.
- Evimin yanındaki kütüphane bütçe kesintileri yüzünden şimdi haftada yalnızca üç gün açık.
I was laid off from my job due to budget cutbacks.
- Bütçe kesintileri yüzünden işten çıkarıldım.