kesinti

listen to the pronunciation of kesinti
التركية - الإنجليزية
deduction
{i} interruption

He doesn't allow interruptions. - O, kesintilere izin vermez.

Tom was annoyed at the interruption. - Tom kesintide rahatsız oldu.

outage
(Ticaret) co-payment
snip
excise
check-off
(Bilgisayar) interrupt
deduction (from a payment)
(Hukuk) cut

Many fear that cuts in the defense budget will undermine the military's effectiveness. - Birçokları, savunma bütçesindeki kesintilerin ordunun etkinliğini baltalayacağından korkuyorlar.

The banker's pay cut was temporary, not permanent. - Bankerin maaş kesintisi geçiciydi, kalıcı değil.

cut, snip; interruption; deduction; stoppage
dockage
dock
wage cut
stoppage
cutoff piece
subtraction
cutback

Tom and Mary lost their jobs due to budget cutbacks. - Tom ve Mary bütçe kesintileri yüzünden işlerini kaybettiler.

I was laid off from my job due to budget cutbacks. - Bütçe kesintileri yüzünden işten çıkarıldım.

surge
checkoff
kesinti kanalı
(Askeri) fringing groove
kesinti yapmak
cut back
kesinti hatası
(Askeri) truncation error
kesinti yapmak
slash
kesinti yapmak
to cut sth back, to cut back (on sth)
aşırı kesinti
slash
ön kesinti
(Hukuk) levy
التركية - التركية
Kesilen parça, kırpıntı
Bir işin bir süre için durması, inkıta, fasıla
Bir işin bir süre için durması, inkıta, fasıla. Ödenen bir paradan herhangi bir gerekle kesilen bölüm
Ödenen bir paradan herhangi bir gerekle kesilen bölüm
(Osmanlı Dönemi) BİTKE
الإنجليزية - التركية

تعريف kesinti في الإنجليزية التركية القاموس.

snip kirpma, kirkma; makasla kesilmis parça, kirpinti, kesinti; kelepir
makasla kesmek, kırpmak
kesinti
المفضلات