kesilmiş

listen to the pronunciation of kesilmiş
التركية - الإنجليزية
cut

We are cut from the same cloth. - Biz aynı kumaştan kesilmişiz.

When I got to the office, I had tons of work waiting for me. I was running around like a chicken with its head cut off. - Ofise vardığımda, beni bekleyen bir sürü işim vardı. Kafası kesilmiş bir tavuk gibi oradan oraya koşuşturuyordum.

curdy
shorn
curdled
sliced
excised
(Bilgisayar) truncated
disconnected
off

Tom has been running around the office like a chicken with its head cut off. - Tom ofisin etrafında kafası kesilmiş bir tavuk gibi koşuyordu.

When I got to the office, I had tons of work waiting for me. I was running around like a chicken with its head cut off. - Ofise vardığımda, beni bekleyen bir sürü işim vardı. Kafası kesilmiş bir tavuk gibi oradan oraya koşuşturuyordum.

sour
{s} interrupted
kesilmiş hayvanın ağırlığı
dead weight
kesilmiş süt
curd
kesilmiş süt
sour milk
kesilmiş sütün suyu
whey

It's neither milk nor whey. - Bu ne süt ne de kesilmiş sütün suyu.

keskin kesilmiş
sharp-cut
kes
{f} hewed
testere ile kesilmiş
sawed
kes
plimsoll
kes
sneaker
kes
(Bilgisayar) kill

Please give me something to kill the pain. - Lütfen bana ağrı kesecek bir şey ver.

I certainly had no idea Tom was thinking about killing himself. - Tom'un kendini öldürmeyi düşündüğüne dair kesinlikle fikrim yoktu.

makasla kesilmiş parça
snippet
sütü kesilmiş (inek)
dry
testere ile kesilmiş
(İnşaat) saw cut
veriler kesilmiş
(Bilgisayar) data truncated
kes
cut down

They cut down the tree. - Onlar ağacı kestiler.

I saw him cut down a tree. - Onun bir ağacı kestiğini gördüm.

kes
truncate
kes
cut in

She cut in when we were talking. - Biz konuşurken sözümüzü kesti.

The truck cut in front of my car. - Kamyon arabamın önünü kesti.

kes
hew
kes
{f} hack

I cut myself with a hacksaw. - Bir demir testeresi ile kendim kestim.

Tom hacked Mary's arm off with a sword. - Tom Mary'nin kolunu bir kılıçla kesti.

kes
cutoff
kes
{f} cut

If you cut the tail off of a lizard, it will grow back. - Bir kertenkelenin kuyruğunu kesersen, o tekrar uzar.

The scissors won't cut anything. - Makas bir şey kesmez.

kes
{f} cutting

Tom is cutting corners. - Tom köşeleri kesiyor.

Why did you tear the cloth instead of cutting it with scissors? - Makasla kesmek yerine kumaşı niçin yırtıyorsun?

kes
{f} hewn
kes
cut the cackle
kes
cut off

A doctor quickly cut off his left arm and stopped the heavy bleeding. - Bir doktor derhal onun sol kolunu kesip çıkardı ve ağır kanamayı durdurdu.

Upon the day appointed for their execution she cut off her hair and dressed herself as if going to a fete. - Onların idamı için belirlenen günde, o sanki şölene gidiyormuş gibi saçını kesti ve giyinip kuşandı.

kes
{f} excise
kes
{f} shear
kes
{f} knife

He cut his finger with the knife. - O, bıçakla parmağını kesti.

Tom cut his hand with a rusty knife. - Tom paslı bir bıçakla elini kesti.

kes
{f} rip
kes
{f} shorn
düzgün kesilmiş etrafı düzeltilmiş ağaç
corrected properly trimmed around the trees
kes
break

I resolved to break up with her cleanly. - Onunla ilişkimi tamamen bitirmeye kesin karar verdim.

Stop, you're breaking my heart. - Kes, kalbimi kırıyorsun.

kes
amputate

Tom's arm must be amputated. - Tom'un kolu kesilmeli.

I had to amputate Tom's leg. - Tom'un bacağını kesmek zorunda kaldım.

kes
curtail
köşeli kesilmiş tahta parçası
square-cut piece of wood
alttan kesilmiş kısım
undercut
birdenbire kesilmiş
premorse
boynuzu kesilmiş
poll
boynuzu kesilmiş sığır
poll
boynuzu kesilmiş sığır
pollard
dikine kesilmiş
escarped
elden ayaktan kesilmiş
bedridden
gazeteden kesilmiş resim
newspaper clipping
gazeteden kesilmiş resim
newspaper cutting
göbeki bağlı/beraber kesilmiş
buddy-buddy with
göbeki sokakta kesilmiş
(Konuşma Dili) 1. (one) who never stays home, gadabout. 2. prostitute, streetwalker
incecik kesilmiş
shoestring
kes
gym boot, sneaker
kes
less of that
kes
cut it out!
kes
have done

Stop acting like this Tom! I'm tired of this nonsense! Just have done with it already! - Böyle davranmayı kes Tom! Bıktım bu saçmalıktan! Bırak bu işleri artık!

What you have done is absolutely inexcusable. - Yaptığın şey kesinlikle affedilmez.

kes
dry up
kes
basketball shoe, (high-topped) sneaker
kes
cut#off
kes
exscind
kes
lance
kes
trephine
kes
shutt#off
kes
slit

Tom slit Mary's throat. - Tom Mary'nin boğazını kesti.

The police think that Tom was stabbed before his throat was slit. - Polisler onun gırtlağı kesilmeden önce, Tom'un bıçaklandığını düşünmektedir.

kes
trepan
kes
shutt off
kes
gash
kes
cut it out

You're not a child anymore so cut it out! - Artık bir çocuk değilsin bu yüzden kes artık.

kes
heckle
kes
resect
kolu bacağı kesilmiş kimse
basket case
kopmuş yada kesilmiş organda duyulan sancı
phantom pain
korkudan taş kesilmiş
petrified with horror
kulağı kesilmiş
crop eared
kâkul şeklinde kesilmiş
windblown
kıpkırmızı kesilmiş
red-faced
kısa kesilmiş
short
kısa kesilmiş
close cropped
kısa kesilmiş
bobbed
kısa kesilmiş at yelesi
hog mane
kısa kesilmiş kuyruk
dock
kısa kesilmiş saç
crop
makasla kesilmiş parça
snip
nefesi kesilmiş
out of breath
sinirinden mosmor kesilmiş
purple in the face
soluğu kesilmiş
blown up
soluğu kesilmiş
puffed
soluğu kesilmiş
blown
soluğu kesilmiş
winded
suyu kesilmiş değirmene dönmek
(for a place) to get quiet, for all noise (in a place) to cease
sırtın alt ucundan kesilmiş et
saddle
verev kesilmiş
bias cut
الإنجليزية - الإنجليزية

تعريف kesilmiş في الإنجليزية الإنجليزية القاموس.

kes
the kestrel
Kes
kes
kes
Uncut hair, one of the five physical symbols that a Khalsa Sikh must have It is a symbol of spirituality
kes
The ISO 4217 currency code for the Kenyan Shilling
kes
Unshorn Hair
kesilmiş
المفضلات