Tom is his own worst enemy.
- Tom, kendisinin en kötü düşmanı.
She is her own worst enemy.
- O kendisinin en kötü düşmanıdır.
This is a picture of her own painting.
- Bu, onun kendi çizimi olan bir resimdir.
I perceive myself as my own god.
- Kendimi kendi tanrım olarak görüyorum.
Self-help is the best help.
- Kendi kendine yardım en iyi yardımdır.
Is it possible to pass the tax accountant exam by self study?
- Kendi kendine çalışma ile, vergi muhasebecisi sınavını geçmek mümkün mü?
Both Fadil and Layla continued to climb their respective career ladders.
- Hem Fadıl hem de Leyla, kendi kariyer merdivenlerini tırmanmaya devam ettiler.
Tom and Mary spoke in their respective languages.
- Tom ve Mary kendi dillerinde konuştu.
We should tell the children how to defend oneself.
- Çocuklara kendilerini nasıl koruyacaklarını anlatmalıyız.
One ought to be true to oneself.
- İnsan kendine karşı dürüst olmalı.
She always comforted herself with music when she was lonely.
- O yalnızken kendini her zaman müzikle rahatlattı.
She wears high heels to make herself look taller.
- O kendini daha uzun göstermek için yüksek topuklu ayakkabılar giyiyor.
He said NO to himself. He said YES aloud.
- Kendisine HAYIR dedi. Yüksek sesle EVET dedi.
He taught himself French.
- Kendisine Fransızca öğretti.
After an uphill struggle against great odds they finally got the company on its feet again.
- Büyük anlaşmazlıklara karşı zorlu bir mücadeleden sonra, onlar nihayet şirketi tekrar kendi ayakları üzerinde durdurdular.
The candle went out by itself.
- Mum kendiliğinden söndü.
No definition of poetry is adequate unless it be poetry itself.
- Onun kendisi şiir olmadıkça, şiirle ilgili hiçbir tanım yeterli değildir.
If it were not for books, each generation would have to rediscover for itself the truths of the past.
- Kitaplar olmasaydı, her nesil kendisi için geçmişin gerçeklerini yeniden keşfetmek zorunda kalacaktı.
Crises do not automatically produce the right recipes against them.
- Krizler kendilerine karşı doğru tarifleri otomatik olarak üretmez.
In the automotive industry of the 1970's, Japan beat the U.S. at its own game.
- 1970'lerin otomotiv endüstrisinde Japonya kendi oyununda ABD'yi yendi.
He said NO to himself. He said YES aloud.
- Kendisine HAYIR dedi. Yüksek sesle EVET dedi.
He gathered his children around him.
- O, çocuklarını kendi etrafına topladı.
First of all, please do a simple self-introduction.
- Her şeyden önce, lütfen basit bir kendini tanıtım yap.
Worse than a simple fool is a fool believing himself intelligent.
- Kendini zeki sanan bir aptal, basit bir aptaldan daha kötüdür.
The girl fainted, but she came to when we threw water on her face.
- Kız bayıldı, fakat biz onun yüzüne su döktüğümüzde o kendine geldi.
This is a picture of her own painting.
- Bu, onun kendi çizimi olan bir resimdir.
Several young engineers were employed and were devoted to developing a new computer.
- Birçok genç mühendis istihdam edildi ve onlar kendilerini yeni bir bilgisayar geliştirmek için adadılar.
I've also done the same thing several times myself.
- Ben de aynı şeyi birkaç kez kendim yaptım.
This is a picture of my own painting.
- Bu kendi yaptığım bir resimdir.
I saw it with my own eyes.
- Onu kendi gözlerimle gördüm.
I hope to own my own house someday.
- Bir gün kendi evime sahip olmayı umuyorum.