The bones remained frozen in the ice.
- Kemikler buzda donmuş olarak kaldı.
Dogs often bury bones.
- Köpekler genellikle kemikleri gömerler.
My father suffers from osteoporosis.
- Babam kemik erimesinden acı çekiyor.
She suffers from osteoporosis.
- O, kemik erimesinden muzdarip.
Tom donated his bone marrow to save the cancer victim's life.
- Tom kanser kurbanının hayatını kurtarmak için kemik iliğini bağışladı.
I am donating bone marrow.
- Kemik iliği bağışı yapıyorum.
I am donating bone marrow.
- Kemik iliği bağışı yapıyorum.
Dr. Sagan suffered from a rare bone marrow disease called myelodysplasia.
- Dr. Sagan miyelodisplazi adlı ender bir kemik iliği hastalığından muzdaripti.