kemik

listen to the pronunciation of kemik
التركية - الإنجليزية
bone

The bones remained frozen in the ice. - Kemikler buzda donmuş olarak kaldı.

Dogs often bury bones. - Köpekler genellikle kemikleri gömerler.

osteo

Mary suffers from osteoporosis. - Mary kemik erimesinden acı çekiyor.

My cousin suffers from osteoporosis. - Kuzenim kemik erimesinden muzdarip.

osteoid
osseous
os
the bone
kemik ameliyatı
(Tıp) osteotomy
kemik ağrısı
(Tıp) bone pain
kemik başı
capitulum
kemik doku gelişimi
(Tıp) osteogenesis
kemik dokusu
bone tissue
kemik dış zarı
(Tıp) periosteum
kemik gelişimi
(Tıp) bone development
kemik gövdesi
(Tıp) diagnosis
kemik hastalıkları
(Tıp) bone diseases
kemik hastalığı
(Tıp) bone disease
kemik hastalığı
(Tıp) osteopathy
kemik hastalığı
(Tıp) rickets
kemik iliği
(Anatomi) medulla ossium
kemik iliği
marrow

Tom donated his bone marrow to save the cancer victim's life. - Tom kanser kurbanının hayatını kurtarmak için kemik iliğini bağışladı.

Blood cells are produced in the bone marrow. - Kan hücreleri kemik iliğinde üretilirler.

kemik iliği nakli
(Tıp) bone marrow transplant
kemik içine yuvalanmış
(Diş Hekimliği) thecodont
kemik kaybı
(Diş Hekimliği) bone loss
kemik mineral dansitesi
(Tıp) bone mineral density
kemik mineral yoğunluğu
(Tıp) bone mineral density
kemik nekrozu
(Tıp) osteonecrosis
kemik torbası
(deyim) a bag of bones
kemik torbası
skinny
kemik tozu
(Kimya) bone ash
kemik ucu
epiphysis
kemik ucu
(Tıp) epiphyses
kemik unu
(Denizbilim) bone powder
kemik unu
(Denizbilim) bone flour
kemik unu
(Tarım) bone dust
kemik vidaları
(Tıp) bone screws
kemik yapıcı hücreler
(Tıp) osteoblasts
kemik yapısı
bone structure
kemik yoğunluğu
bone density
kemik yıkımı yapan hücre
(Tıp) osteoclast
kemik rengi
bone color
kemik anagöze
(Anatomi) bone-forming cell
kemik anagöze
(Anatomi,Tıp) osteoblast
kemik apsesi
(Tıp) bone abscess
kemik atmak
1. to throw a bone (to a dog). 2. to throw (someone) a sop, appease (someone) (used disparagingly)
kemik aşısı
(Tıp) bone graft
kemik bilim
(Anatomi,Tıp) osteology
kemik bilimi
osteology
kemik büyüme faktörü
(Tıp) bone growth factor
kemik cerrahisi
(Diş Hekimliği) bonre surgery
kemik cilası
bone polish
kemik displazileri
(Tıp) bone dysplasias
kemik dokuyla ilgili
epicondylic
kemik dışı dokular
(Tıp) extra-osseous tissues
kemik ekşimesi
(Gıda) bone-taint
kemik erimesi
osteolysis
kemik erimesi
osteoclasis
kemik erimesi
path. osteolysis
kemik gibi
as hard as a bone, as dry as a bone
kemik gibi
1. as hard as a bone; very sound or tough. 2. bone-dry
kemik gibi
as dry as a bone
kemik gibi
as hard as a bone
kemik gibi
bony
kemik gübresi
bone meal
kemik hücresi
(Tıp,Hayvan Bilim, Zooloji) bone cell
kemik iliği hastalıkları
(Tıp) bone marrow diseases
kemik iliği hücreleri
(Tıp) bone marrow cells
kemik iliği iltihabı
osteomyelitis
kemik iliği incelenmesi
(Tıp) bone marrow examination
kemik iliği ponksiyonu
marrow puncture
kemik iliği rahatsızlığı
(Tıp) bone marrow disease
kemik iliği tümörleri
(Tıp) bone neoplasms
kemik iltihabı
osteitis
kemik iltihabı/yangısı
path. osteitis
kemik içindeki çıkıntı
splint bone
kemik içindeki çıkıntı
splint
kemik kadar kuru
(Konuşma Dili) bone-dry
kemik kadar kuru
(Konuşma Dili) bone dry
kemik kalıntıları
dust
kemik kazıyıcı
(Tıp) xyster
kemik kaşeksisi
(Veteriner) osseous cachexia
kemik kömürü
boneblack
kemik kömürü
animal charcoal, boneblack
kemik külü
bone ash
kemik kütlesi oluşumu
(Tıp) bone mass formation
kemik labirent
(Hayvan Bilim, Zooloji) bony labyrinth
kemik labirent
(Hayvan Bilim, Zooloji) osseous labyrinth
kemik lenfoması
(Tıp) bone lymphoma
kemik metastazları
(Tıp) osseous metastases
kemik oluşumu
osteogenesis
kemik parçası
ossicle
kemik pensi
bone nippers
kemik plastiği
(Tıp) osteoplasty
kemik rejenerasyonu
(Tıp) bone regeneration
kemik sertleşmesi
(Tıp) eburnation
kemik sertleşmesi
(Tıp) osteosclerosis
kemik siyahı
animal black
kemik testeresi
bone saw
kemik torbası
bag of bones
kemik torbası
skinny, weed
kemik transplantasyonu
(Tıp) bone transplantation
kemik tutkalı
bone glue
kemik tutkalı
(Denizbilim) ossein
kemik törpüsü
surgeon's rasp, raspatory
kemik tümörü
osteoma
kemik ucu kancası
hamulus
kemik ucu yumrusu
condyle
kemik unu
bone meal
kemik ve kıkırdağa ait
(Tıp) osteochondral
kemik veremi
path. tuberculosis of the bones
kemik yalayıcı
toady, sycophant, bootlicker
kemik yaprakcıkları
(Hayvan Bilim, Zooloji) lamellae of bone
kemik yapıcı
(Tıp) osteogenous
kemik yapıcı tabaka
(Tıp) osteogenic bed
kemik yatağı
(Jeoloji) bone bed
kemik yağı
bone oil, Dippel's oil
kemik yağı
bone oil
kemik yaşı
(Tıp) bone age
kemik yaşı
(Pisikoloji, Ruhbilim) carpal age
kemik yemi
bone meal
kemik yumuşaması
osteomalacia
kemik zarı
periosteum
kemik zarı iltihabı
periostitis
kemik zemin maddesi
(Hayvan Bilim, Zooloji) bone matrix
kemik çevreleyen
(damar) circumflex
kemik çürümesi
caries
kemik çıkarma
(Tıp) deboning
kemik çıkmak
(bone) to be dislocated
kemik çıkmak (kemik)
be dislocated
kemik çıkıntısı process of
a bone, projection
kemik üzeri ligaman
(Tıp) supraspinous ligament
kemik şişi
exostosis
bir deri bir kemik
skinny
bir deri bir kemik
emaciated
bir deri bir kemik
rawboned
(kemik) çıkmak
(Dilbilim) put out
kaynamak (kemik)
knit
selim bir kemik tümörü
(Tıp) osteochondroma
selim bir kemik tümörü
(Tıp) osteoblastoma
selim bir kemik tümörü
(Tıp) osteoma
temporal kemik
(Tıp) temporal bone
Kemik iliği
bone marrow

Tom donated his bone marrow to save the cancer victim's life. - Tom kanser kurbanının hayatını kurtarmak için kemik iliğini bağışladı.

I am donating bone marrow. - Kemik iliği bağışı yapıyorum.

kemik erimesi
ankilozon spondilit
ısını ağırlayan itine kemik atar
(Atasözü) Look after your dog if you want to enjoy your property
atın bacağındaki iki çıkık kemik
splint bone
ağızına bir kemik atmak
to throw (someone) a bone, give (someone) money to keep him quiet
bir deri bir kemik
gaunt, emaciated, skinny, scrawny, scraggy
bir deri bir kemik
nothing but skin and bones
bir deri bir kemik
scraggy
bir deri bir kemik
starveling
bir deri bir kemik kalmak
to be nothing but skin and bones
bir deri bir kemik kalmak
wear to a shadow
bir deri bir kemik kimse
bag of bones
bir deri bir kemik yapmak
emaciate
bir deri bir kemik yapmak
skeletonize
doruk kemik kütlesi oluşumu
(Tıp) peak bone mass formation
duvar kemik
(Anatomi) parietal bone
döner kemik
anat . radius
döner kemik
radius
genç kemik hücresi
(Tıp) osteoblast
itin/köpeğin duası kabul/makbul olsa/olsaydı gökten kemik yağar/yağardı
(Atasözü) If scoundrels ran the world it would be uninhabitable for the rest of us
kafatası kemik tabakalarından biri
tablature
kafatası kemik tabakalarından biri
table
kemik iliği
pith
köpekin ağzına kemik atmak vulg
to shut up a troublemaker by giving him a slice of the pie
köpekin duası kabul/makbul olsa/olsaydı gökten kemik yağar/yağardı
(Atasözü) If scoundrels were to run the world, it'd be an uninhabitable place
mastoid çıkıntısı (kemik)
mastoid
nekroza uğramiş kemik
sequestrum
omuz ile dirsek arasındaki kemik
humerus
primer kemik lenfoması
(Tıp) primary bone lymphoma
uzun kemik
long bone
yamuk kemik
(Anatomi) trapezoid bone
yamuk kemik tarak eklemi
(Anatomi) intercarpal joint
yamuksu kemik
trapezoid
çapraz kemik işareti
crossbones
çürümüş (diş/kemik)
carious
önüne bir kemik atmak
to throw (someone) a bone, give (someone) something that'll keep him from talking
التركية - التركية
İnsanın ve omurgalı hayvanların çatısını oluşturan türlü biçimdeki sert organların genel adı: "Kemikten bir tahta gibi gıcırdayarak Nihat yerinden kalktı."- P. Safa
Kemikten yapılmış
insanın ve omurgalı hayvanların iskeletini oluşturan türlü biçimdeki sert organların genel adı
içinde kollagen teller ve kalsiyum tuzları bulunan, uzun, kısa ya da değişik boylarda olabilen, sertleşmiş bir özelleşmiş bağ dokusu tipi
İnsanın ve omurgalı hayvanların çatısını oluşturan türlü biçimdeki sert organların genel adı
azm
bone
sınık
kemik zarı
Kemikleri kapsayan beyazımsı ve sedef renginde zar
kemik bilimci
Kemik bilimi uzmanı, osteolog
kemik bilimi
Anatominin kemiklerle ilgili bölümü, osteoloji
kemik doku
Omurgalı hayvanlarda iskeleti oluşturan bir bağ dokusu türü
kemik rengi
Beyaz ile krem rengi arasında olan renk
kemik yalayıcı
Dalkavuk
Kemik erimesi
osteoporoz
Kemik hücresi
osteoblast
kamış kemik
Baldırın arka tarafında yer alan ince uzun kemik
kuru kemik
Çok zayıf kimse
tırnaksı kemik
Göz çukurunun iç çeperinde bulunan, küçük, dört köşe ince bir çift kemik
kemik
المفضلات