kemancı

listen to the pronunciation of kemancı
التركية - الإنجليزية
{i} violinist

Maria's late husband was a violinist. - Maria'nın rahmetli kocası bir kemancıydı.

Tom became famous as a violinist. - Tom bir kemancı olarak ünlü oldu.

fiddler

They that dance must pay the fiddler. - Dans edenler kemancıya ödemek zorundadır.

violinist, fiddler; violin maker
violin-maker
violin maker
(Muzik) violin player
damdaki kemancı
Fiddler On The Roof
التركية - التركية
Keman yapan veya çalan kimse: "Kemancı uzun saçlı, papyon kravatlı, zayıf yüzlü bir adamdı."- N. Cumalı
Keman yapan veya çalan kimse
gıygıycı
kemancı
المفضلات