It'll keep you warm - Seni sıcak tutar She keeps a diary - Günlük tutuyor. He keeps the books - Defter tutuyor.
Bunu gizli tutmak niyetinde değildim.
- I didn't mean to keep it secret.
Birisi fark edene kadar planı gizli tutmak zorundasın.
- You must keep the plan secret until someone notices it.
Onu bir sır olarak saklamak zorundayım.
- I have to keep it a secret.
Onu sır olarak saklamak için ona söz verdim.
- I promised him to keep it secret.
Gelenekleri farklı bağlamlarda devam ettirmek zordur.
- It's difficult to keep traditions in different contexts.
Çocuklarımı okula devam ettirmek için ne gerekiyorsa yapacağım.
- I'll do whatever it takes to keep my children in school.
Eti uzun süre korumak istiyorsanız onu dondurun.
- If you want to keep meat for a long time, freeze it.
Gücünü korumak için gerektiği şekilde yemelisin.
- You must eat properly to keep up your strength.
O, istediği zaman bir sırrı saklayabilir.
- He is capable of keeping a secret when he wants to.
O, asla sır saklayamaz.
- She can never keep a secret.
Ben yeni bir bloğa başladım. Sürdürmek için elimden geleni yapacağım.
- I started a new blog. I'll do my best to keep it going.
Teklifimle ilgili patronumun yaptığı ağır eleştiriden sonra, burada çalışmayı ne kadar süre sürdürmek istediğimden emin değilim.
- After the hatchet job my boss did on my proposal, I'm not sure how long I want to keep on working here.
Tren o kadar kalabalıktı ki ben bütün yol boyunca ayakta durmak zorunda kaldım.
- The train was so crowded that I had to keep standing all the way.
Kendinizi esnemekten alıkoymak için en iyi yol nedir?
- What's the best way to keep yourself from yawning?
Böylesine büyük bir evi geçindirmek için çok para gerekir.
- It takes a lot of money to keep up such a big house.
Tom'u çok yemekten engelle.
- Keep Tom from eating too much.
Mary en iyi yemek takımlarını o dolapta tutar.
- Mary keeps her best dishes in that cabinet.
Onu içeriye sokmamak için, ihtiyati tedbirler almak zorunda kaldım.
- I would have to take precautionary steps to keep him out.
Tom Mary'nin adres defterini nerede sakladığını büyük ihtimalle bilmiyor.
- Tom isn't very likely to know where Mary keeps her address book.
O, ciddiyetini koruyor.
- He's keeping a straight face.
Gücünü korumak için gerektiği şekilde yemelisin.
- You must eat properly to keep up your strength.
Bu kasa değerli eşyaları saklamak içindir.
- This safe is for keeping valuables.
Sır saklamada iyi misin?
- Are you good at keeping secrets?
Tom her zaman kulağının arkasında bir kalem tutar.
- Tom always keeps a pencil behind his ear.
Tom ilk kez Mary'yi eve getirdiğinde onun annesi bu bir kaleci. dedi.
- The first time Tom brought Mary home, his mother said, This one's a keeper.
Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Kurumu 1990'da kayıt tutmaya başladığından beri, yiyecek fiyatları en yüksek seviyesindedir.
- Food prices are at their highest level since the United Nations Food and Agriculture Organization began keeping records in 1990.
Bütün bu yiyecekleri tutacak bir yerimiz yok.
- We have no place to keep all this food.
Seninle kalıyorken geçimimi sağlamak istiyorum.
- I'd like to earn my keep while I'm staying with you.
Bir günlük tutmak iyi bir alışkanlıktır.
- Keeping a diary is a good habit.
Tom sır tutmada iyi değildi.
- Tom has never been good at keeping secrets.
Var olan müşterileri korumak, yenilerini bulmak kadar önemlidir.
- Keeping existing clients is just as important as finding new ones.
TV aklınızı pasif durumda tutması bakımından zararlıdır.
- TV is harmful in that it keeps your mind in a passive state.
Sadece sessiz kalmak zorundasın.
- You have only to keep silent.
Sağlıklı kalmak istiyorsan, daha çok egzersiz yapmalısın.
- If you want to keep healthy, you should do more exercises.
Seninle kalıyorken geçimimi sağlamak istiyorum.
- I'd like to earn my keep while I'm staying with you.
Bu kasabada düzeni sağlamak zordur.
- It's difficult to keep order in this town.
Bir köpeğin yerine bir kedi bakmak istiyorum.
- I want to keep a cat instead of a dog.
O, bir kedi bakmak istiyor.
- She wants to keep a cat.
And than Sir Trystrames rode prevayly unto the posterne where kepte hym La Beale Isode, and there she made hym grete chere, and thanked God of his good spede.
The rabbit avoided detection by keeping still.
Latex paint won't keep indefinitely.
So Sir Gareth strayned hym so that his olde wounde braste ayen on bledynge; but he was hote and corragyous and toke no kepe, but with his grete forse he strake downe the knyght .
The wrathful skies / Gallow the very wanderers of the dark / And make them keep their caves.
I keep taking the tablets, but to no avail.
I keep my brother out of trouble by keeping him away from his friends and hard at work.
May the Lord keep you from harm.
He works as a cobbler's apprentice for his keep.
The songs are new but in keeping with tradition.
... and keeping a list of 700 of them so none of them are the ...
... But what we don't need is to have the president keeping us from taking advantage of oil, coal ...