kazan

listen to the pronunciation of kazan
التركية - الإنجليزية
boiler
cauldron

The cauldron was steaming and bubbling. - Kazan, buhar çıkarıp köpürüyor.

She made pumpkin soup in a black cauldron for Halloween. - Cadılar Bayramı için siyah bir kazanda balkabağı çorbası yaptı.

(Gıda) batch
(Gıda) cooker
boiler; furnace (containing a boiler)
kepçe: İstanbul kazan ben kepçe. I have searched all over Istanbul
caldron, cauldron, large kettle
caldron
bowl

Who won the Super Bowl? - Amerikan futbolu şampiyonluğunu kim kazandı?

The Denver Broncos have won the 50th Super Bowl. - Denver Broncos, Super Bowl 50'yi kazandı.

cauldron, kettle; boiler, kier
earn

And you have earned the new puppy that's coming with us … to the White House. - Sen bizimle Beyaz Saray'a kadar gelecek yeni köpek yavrusu kazandın.

Does Tom earn enough money to live in the city? - Tom şehirde yaşamak için yeterli para kazanıyor mu?

{f} won

Spain has won the 2010 FIFA World Cup and the national team logo gains the first star. - İspanya, 2010 FIFA Dünya Kupası'nın galibi oldu ve millî takım logosu ilk yıldızını kazandı.

The Netherlands have won the 2010 World Cup. - 2010 Dünya Kupası'nı Hollanda kazandı.

{f} win

To win his audience, the speaker resorted to using rhetorical techniques he learned from his communication courses. - Seyircisini kazanmak için konuşmacı, iletişim kurslarından öğrendiği retorik teknikleri kullanarak başvurdu.

Is there any possibility that he'll win the election? - Onun seçimi kazanması için herhangi bir ihtimal var mı?

kier
{f} gaining

Tom is gaining on us. - Tom bizim üzerimizden kazanıyor.

The ominous thunderstorm in the distance was gaining speed and strength. - Uzaktaki uğursuz bir fırtına hız ve güç kazanıyordu.

{f} winning

He got a prize for winning the competition. - O, yarışmayı kazandığı için bir ödül aldı.

Winning the election was a great victory for the candidate's political party. - Seçimi kazanmak adayın siyasi partisi için büyük bir zaferdi.

{f} earned

His ideas never earned him a dime. - Onun fikirleri asla ona on sent kazandırmadı.

This is more than I have earned. - Bu, kazandığımdan daha fazla.

{f} gain

When we are praised, we gain confidence. - Övüldüğümüz zaman güven kazanırız.

No gains without pains. - Emeksiz kazanç olmaz.

seether
vessel
(Tekstil) kettle
gross
kazan besleme
boiler feed
kazan boruları
boiler tubes
kazan dairesi
(Askeri,İnşaat) stokehold
kazan kaldırmak
mutiny
kazan kaldırmak
revolt
kazan levhası
boiler plate
kazan ocağı
furnace
kazan ocağı
cyclone furnace
kazan tatarları
kazan tatars
kazan taşı
furring
kazan taşı
boiler scale
kazan taşı
incrustation
kazan tesisi
boiler plant
kazan verimi
boiler efficiency
kazan-kazan
win-win
Kazan kazana dibin kara seninki benden kara demiş
(Atasözü) - A faulty person should not criticize the other.- A pot (should not) call the kettle black
kazan kaplama tahtası
lag
kazan suyu
(Mühendislik) boiler water
kazan.
win
kazan aksesuarı
boiler accessories
kazan arka sacı
end plate
kazan arka sacı
boiler end plate
kazan armatürleri
boiler fittings
kazan aynası
flue plate
kazan bacası
boiler flue
kazan basıncı
boiler pressure
kazan besi
hardness test
kazan besleme
boiler feeding
kazan besleme suyu
boiler feeding water
kazan beygirgücü
boiler horsepower
kazan bileşikleri
boiler compounds
kazan binası
boiler house
kazan borusu
boiler tube
kazan borusu
uptake
kazan bölümü
boiler section
kazan ceketi
boiler jacket
kazan dairesi
stokehole
kazan dairesi
boiler room; furnace room; stokehold
kazan dairesi
(gemi) stokehold
kazan dairesi
boiler house, boiler room
kazan dekatir makinesi
kier-decatizing machine
kazan denemesi
boiler test
kazan dikişleri
boiler seams
kazan dilimi
boiler section
kazan domları
boiler drums
kazan donanımı
boiler fittings
kazan donatımlığı
boiler accessories
kazan döşeği
boiler foundation
kazan dış sacı
boiler shell
kazan fırçası
(İnşaat,Teknik) boiler brush
kazan gövdesi
boiler shell
kazan gövdesi
boiler drum
kazan gövdesi
boiler casing
kazan gücü
boiler power
kazan gücü
boiler capacity
kazan imalatçısı
boiler maker
kazan iç basıncı
boiler pressure
kazan kaldırmak
1. hist. (for the Janissaries) to overturn the caldrons (as a sign of mutiny). 2. (Konuşma Dili) to rebel; to mutiny
kazan kaldırmak
to mutiny, to revolt, to rebel against
kazan kapasitesi
boiler rating
kazan kapasitesi
boiler capacity
kazan kaplaması
boiler covering
kazan kontrolleri
boiler controls
kazan kontrolü
boiler inspection
kazan kömürü
boiler coal
kazan köpürmesi
boiler foaming
kazan mahfazası
boiler shell
kazan mevcudu
the number of soldiers for whom meals are prepared on a given day
kazan mevcudu
(Askeri) ration strength
kazan mevcudu
(Askeri) strength for rations
kazan montajı
boiler mounting
kazan nipeli
boiler nipple
kazan ocağı
boiler furnace
kazan patlaması
boiler explosion
kazan payandaları
boiler stays
kazan sacı
boiler sheet
kazan silindiri
boiler drum
kazan su bölümü
boiler water leg
kazan sütü
(Gıda) vat milk
kazan taşı
kazantaşı
kazan taşı
scale
kazan temizleme
boiler cleaning
kazan tesisatı
boiler-plates
kazan testi
boiler test
kazan teçhizatı
boiler mountings
kazan verimleri
boiler efficiencies
kazan yan bölmesi
sideboard bowl
kazan yapıcı
boilersmith
kazan yapısı
boiler house
kazan yüklenmesi
boiler loading
kazan çamuru
boiler slurry
kazan çamuru
boiler deposit
kazan çamuru
boiler sludge
kazan çamuru
boiler slurry, boiler sludge
kazan ön aynası
front tube plate
kazan ön aynası
front tube sheet
kazan ünitesi
boiler unit
kazan ızgarası
boiler grate
kafası kazan
(gibi) olmak for one's head to be ringing (from noise); to feel fuddled (after a lot of mental effort)
kafası kazan olmak
to get mixed-up, to get confused
kazanlar
boilers
kazan dairesi
boiler room
kazan dairesi
boiler house
alev borulu kazan
fire tube boiler
alev borulu kazan
(İnşaat) flue boiler
alev-duman borulu kazan
fire tube boiler
bakır kazan
copper boiler
bilgi kazan
gain knowledge
boru kazan
pipe boiler
dikey kazan
vertical boiler
dilimli kazan
sectional boiler
duman borulu kazan
fire-tube boiler
duman borulu kazan
smoke tube boiler
elektrikli kazan
electric boiler
elle yakılan kazan
hand-fired boiler
emniyetli kazan
safety boiler
kuvvet kazan
gain vigor
kıvrık borulu kazan
bent tube boiler
paket kazan
packaged boiler
silindirik kazan
cylindrical boiler
tank kazan
tank boiler
yardımcı kazan
donkey boiler
yedek kazan
auxiliary boiler
çelik kazan
steel boiler
İstanbul kazan, ben kepçe
(Konuşma Dili) I left no stone unturned in Istanbul
الإنجليزية - الإنجليزية
City in Russia, capital of Tatarstan, Russia
City in Russia, administrative center of Tatarstan, Russia
Turkish-born American stage and film director whose credits include Williams's A Streetcar Named Desire (1947) and the movies On the Waterfront (1954) and East of Eden (1955). City (pop., 2001 est.: 1,090,200), capital of the Tatarstan republic, western Russia. Located at the confluence of the Volga and Kazanka rivers, it was founded in the 13th century by Mongols of the Golden Horde; it became the capital of an independent khanate in the 15th century. In 1552 Ivan IV (the Terrible) captured Kazan and subjugated the khanate. The city was burned in a revolt (1773-74), but after its reconstruction it grew in importance as a trading centre, and by the beginning of the 20th century it was one of the chief manufacturing cities of Russia
{i} city west-central Russia on the Volga river; family name; Elia Kazan (1909-2003), Turkish born United States movie and stage director and author of Greek parentage
an industrial city in the European part of Russia
Kazan River
River, central Canada. Rising in Nunavut, it flows through several lakes to empty into Baker Lake after a course of 455 mi (732 km). It is one of the main streams of the Barren Grounds, an area northwest of Hudson Bay that has treeless plains marked by many swamps and lakes
Elia Kazan
orig. Elia Kazanjoglous born Sept. 7, 1909, Constantinople, Ottoman Empire died Sept. 28, 2003, New York, N.Y., U.S. U.S. stage and film director. At age four he immigrated to the U.S. with his family. An actor with the Group Theatre (1932-39), he became a noted Broadway director with plays such as The Skin of Our Teeth (1942), A Streetcar Named Desire (1947; film, 1951), Death of a Salesman (1949, Tony Award), J.B. (1958, Tony Award), and Sweet Bird of Youth (1959). In 1947 he cofounded the Actors Studio. He was praised for his naturalistic style in movies such as A Tree Grows in Brooklyn (1945), Gentleman's Agreement (1947, Academy Award), On the Waterfront (1954, Academy Award), and East of Eden (1955). Though bitterly attacked for his cooperation with the House Un-American Activities Committee in the early 1950s, in which he turned over names of suspected communists, he received an honorary Academy Award for lifetime achievement in 1999
Elia Kazan
{i} Elias Kazanjoglou (1909-2003), Turkish born (of Greek parentage) United States movie and stage director and author
التركية - التركية
(Osmanlı Dönemi) (KEVZÂN) Semiz şişman kimse
Çok miktarda yemek pişirmeye veya bir şey kaynatmaya yarayan büyük, derin kap
Buhar makinelerinde, kalorifer tesisatında, suyun kaynatıldığı kapalı kap
Çok miktarda yemek pişirmeye veya bir şey kaynatmaya yarayan büyük, derin kap: "Koca bir kazan patates kaynattık."- A. Gündüz
Sazlık yerlerde dibi bulunmayan sulu yer
KAZAN KALDIRMAK
(Osmanlı Dönemi) t. Yeniçerilerin isyanı münasebetiyle kullanılan bir tabirdi. Yeniçeriler isyan ettikleri zaman yemek pişirilen kazanlarını da, toplandıkları At Meydanı'na getirdikleri için bu tabir meydana gelmiştir. Sonradan da devlete karşı koymağa kalkanlar hakkında kullanılırdı. (O.T.D.S.)
kazan dairesi
Çok katlı yapılarda ısıtma sisteminin yer aldığı bölüm
kazan taşı
Kalsiyum tuzları kapsayan suyun ısıtıldığı kabın iç yüzeyinde oluşturduğu katman
الإنجليزية - التركية

تعريف kazan في الإنجليزية التركية القاموس.

yol kazan greyder
road digger
kazan
المفضلات