تعريف kaynağı في التركية الإنجليزية القاموس.
- (Bilgisayar) source
The traditional way of learning a language may satisfy at most one's sense of duty, but it can hardly serve as a source of joy. Nor will it likely be successful.
- Bir dil öğrenmenin geleneksel yolu olsa olsa birinin görev duygusunu tatmin edebilir ama o bir sevinç kaynağı olarak hizmet edemez. Ayrıca muhtemelen başarılı olmayacaktır.
Solar energy is a new source of energy.
- Güneş enerjisi yeni bir enerji kaynağıdır.
- {n} a spring, head, origin, first cause, root
- The released forces that generate acoustic or seismic waves, also called the earthquake source
- In fiber optics, the device which converts the electrical information carrying signal to an optical signal for transmission over an optical fiber A fiber-optic source may be a light emitting diode or laser diode
- a publication (or a passage from a publication) that is referred to; "he carried an armful of references back to his desk"; "he spent hours looking for the source of that quotation"
- this guide uses the word source in the broadest sense It includes everything from dictionaries to indexes to people These sources may be print or electronic (often referred to as databases) The electronic sources may be CD-ROM products, on the Internet or accessible online only by librarians
- The source of something is the person, place, or thing which you get it from. Renewable sources of energy must be used where practical Tourism, which is a major source of income for the city, may be seriously affected
- The device (usually LED or laser) used to convert an electrical information-carrying signal into a corresponding optical signal for transmission by an optical fiber
- (technology) a process by which energy or a substance enters a system; "a heat source"; "a source of carbon dioxide"
- the place where something begins, where it springs into being; "the Italian beginning of the Renaissance"; "Jupiter was the origin of the radiation"; "Pittsburgh is the source of the Ohio River"; "communism's Russian root"
- The rising from the ground, or beginning, of a stream of water or the like; a spring; a fountain
- Source information describes the origin or derivation of a single feature, primitive, or attribute It includes information about processing of the data as well as information about the data source
- get (a product) from another country or business; "She sourced a supply of carpet"; "They are sourcing from smaller companies
- The source of a river or stream is the place where it begins. the source of the Tiber
- Any place or object from which air pollutants are released Sources that are fixed in space are stationary sources and sources that move are mobile sources
- A general term used for library material that provides information
- The Dublin Core element used to designate a reference to a resource from which the present resource is derived The present resource may be derived from the Source resource in whole or part Recommended best practice is to reference the resource by means of a string or number conforming to a formal identification system See also section 4 of the Dublin Core Users Guide
- a document (or organization) from which information is obtained; "the reporter had two sources for the story"
- Spring (of water)
- Any place or object from which pollutants are released A source can be a power plant, factory, dry cleaning business, gas station, or a farm Cars, trucks, and other motor vehicles are sources Consumer products and machines used in industry can also be sources
- A light emitting diode (LED) or LASER diode (LD) that emits optical signals into the fiber network in response to an electrical signal input
- kaynak
- fund
He went abroad to raise fund for the project.
- Projeye kaynak toplamak için yurt dışına gitti.
When we hear of a divorce we assume that it was caused by the inability of those two people to agree upon fundamentals.
- Bir boşanma duyduğumuzda biz bunun o iki kişinin temel ilkeler üzerinde anlaşmaya varma yetersizliğinden kaynaklandığını varsayıyoruz.
- kaynak
- {i} resource
China is rich in natural resources.
- Çin doğal kaynaklar bakımından zengindir.
We have limited resources.
- Sınırlı kaynaklarımız var.
- kaynak
- {i} source
Open source is the engine that drives technological innovation.
- Açık kaynak; teknolojik yeniliği kullanan motordur.
Tatoeba is open source software.
- Tatoeba açık kaynak yazılımdır.
- kaynak
- weld
Tom said that he thought Mary knew how to weld.
- Tom Mary'nin nasıl kaynak yapacağını bildiğini sandığını söyledi.
This door has been welded shut.
- Bu kapı kaynakla kapatıldı.
- kaynak
- spring
The water from the spring is very pure.
- Kaynak suyu çok temiz.
Mary only washes in spring water.
- Mary sadece kaynak suyuyla yıkama yapar.
- kaynağı belirtilmemiş
- unacknowledged
- kaynağı olan süreç
- (Ticaret) sourced process
- kaynağı olmak
- give birth to
- karst kaynağı
- karst spring
- karışıklığın kaynağı
- storm center
- kaynaşma kaynağı
- fusion welding
- kazanç kaynağı
- bonanza
- kaynak
- {i} fountain
- kaynak
- source, origin
- para kaynağı
- fund
Tom is running short of funds.
- Tom para kaynağını tüketiyor.
We exhausted our funds.
- Biz para kaynağını tükettik.
- kaynak
- basis
- esin kaynağı olmak
- inspire
- haber kaynağı
- informant
- kaynak
- roots
- kaynak
- seeds
- kaynak
- written source (of information)
- kaynak
- spring, fountain " memba; origin" " menşe; source
- kaynak
- {i} reserve
- sorun kaynağı
- trouble spot
- ısı kaynağı
- heat source
- kaynak
- mother
- alternatif enerji kaynağı
- alternative energy source
- demirci kaynağı
- (İnşaat) forge welding
- dolgu kaynağı
- fillet weld
- enerji kaynağı
- source of energy
- enfeksiyon kaynağı
- (Arılık) source of infection
- ergitme kaynağı
- fusion welding
- esin kaynağı
- source of inspiration
- form kaynağı
- (Bilgisayar) forms on
- gurur kaynağı
- source of pride
- görüntü kaynağı
- (Bilgisayar) video source
- görüntü kaynağı
- (Bilgisayar) image source
- haber kaynağı
- news source
- haber kaynağı
- source
- html kaynağı
- (Bilgisayar) html source
- kaynak
- (Bilgisayar) newsfeed
- kaynak
- (Bilgisayar) from
Your headache comes from overwork.
- Baş ağrın aşırı çalışmaktan kaynaklanıyor.
Pollutants like this derive mainly from the combustion of fuel in car engines.
- Böyle kirleticiler çoğunlukla otomobil motorlarındaki yakıt tüketiminden kaynaklanmaktadır.
- kaynak
- well
- kaynak
- transferal
- kaynak
- (Bilgisayar) news aggregator
- kaynak
- root-stock
- kaynak
- (Bilgisayar) aggregator
- kaynak
- literature
- kaynak
- (İnşaat) seaming
- kaynak
- (Askeri) breeder
- kaynak
- headwaters
- kaynak
- (İnşaat,Teknik) seam
- kaynak
- (Bilgisayar) feed reader
- kaynak
- font
- kaynak
- contact
- kaynak
- reference
- kaynak
- mine
Water, forests, and minerals are important natural resources.
- Su, ormanlar ve mineraller önemli doğal kaynaklardır.
The province is rich in mineral resources.
- İl, maden kaynaklarınca zengindir.
- kaynak
- well-spring
- kaynak
- storehouse
- kaynak
- (Tıp) origo
- kaynak
- (Ticaret) equity
- kaynak
- supply
No supply is unlimited.
- Hiçbir kaynak sınırsız değildir.
- kaynak
- (Bilgisayar) originator
- kaynak
- source,resource
- kaynak
- {i} context
- kesintisiz güç kaynağı
- (Askeri,Teknik) uninterrupted power supply
- komut kaynağı
- (Bilgisayar) command source
- kordon kaynağı
- bead weld
- mutluluk kaynağı
- source of happiness
- oksijen kaynağı
- (Mekanik) oxy-acetylene welding
- oksijen kaynağı
- oxygen welding
- punta kaynağı
- (Mekanik) spot welding
- punta kaynağı
- spot-weld
- punta kaynağı yapmak
- spot-weld
- sıkıntı kaynağı
- annoyance
- termit kaynağı
- thermit welding
- video kaynağı
- (Bilgisayar) video source
- yedekleme kaynağı
- (Bilgisayar) backup from
- kaynak
- birth
Sami's birth resulted from an extramarital affair.
- Sami'nin doğumu evlilik dışı bir ilişkiden kaynaklandı.
- kaynak
- seed
- kaynak
- provenance
- kaynak
- root
- kaynak
- rise
This river rises in the mountains in Nagano.
- Bu nehir Nagano dağlarından kaynaklanır.
- argon kaynağı
- Argon welding, welding by using argon
- besin kaynağı
- Food source, source of nourishment
- doğal su kaynağı
- natural water source
- gazaltı kaynağı
- Gas metal arc welding
- kaynak
- fount
- kaynak
- (Mühendislik) welding
- kaynak
- to source
- kaynak
- the sourcing
- kaynak
- funding
- su kaynağı
- water supply
Let's conserve our limited water supply.
- Sınırlı su kaynağımızı koruyalım.
Our water supply is very short.
- Bizim su kaynağımız çok yetersiz.
- KAYNAK
- (Askeri) source data
- Müşterek Karargah Kuvvet Yapısı, Kaynağı ve Tahsisi Başkanlığı
- (Askeri) Director for Force Structure, Resource, and Assessment, Joint Staff
- V-dolgu kaynağı
- V-groove weld
- akım kaynağı
- power supply
- akım kaynağı
- power pack
- alüminyum kaynağı
- aluminium solder
- alın kaynağı
- butt weld
- aralıklı dikiş kaynağı
- stitch welding
- ark kaynağı
- arc welding
- asetilen kaynağı
- acetylene welding
- asetilen kaynağı
- gas welding
- açı kaynağı
- fillet weld
- basınç kaynağı
- pressure welding
- besleme kaynağı
- power supply
- bilgi kaynağı
- source of information
- bilgi kaynağı
- inquiries
- bindirme kaynağı
- (Mekanik,Teknik) lap-welding
- birincil besin kaynağı
- (Denizbilim) primary food source
- birincil ışık kaynağı
- (Aydınlatma) primary light source
- birlikle ilgisi olmayan personel kaynağı
- (Askeri) nonunit personnel generator
- boyun kaynağı
- flange weld
- bronz kaynağı
- bronze welding
- buzul kaynağı
- glacial spring
- delik kaynağı
- plug weld
- direnç kaynağı
- resistance welding
- ek kaynağı
- joint welding
- elektrik kaynağı
- electric welding
- elektro gaz kaynağı
- (Havacılık) electro-gas welding
- elektrot kaynağı
- (Otomotiv) electric arc welding
- enerji kaynağı
- power supply
- eritme kaynağı
- fusion welding
- eritme kaynağı
- autogenous welding
- ezme dikiş kaynağı
- (Mekanik) mash seam weld
- fay kaynağı
- fault spring
- gaz kaynağı
- gas welding
- gelir kaynağı
- source of income
- gerilim kaynağı
- voltage source
- geçim kaynağı
- pipe line
- geçim kaynağı
- meal ticket
- gurur kaynağı
- ornament
- gürültü kaynağı
- noise source
- güven kaynağı
- anchorage
- güven kaynağı
- anchor
- güven kaynağı olmama
- anchorless
- güç kaynağı
- power unit
- güç kaynağı
- prime mover
- güç kaynağı
- power supply
- güç kaynağı
- power plant
- haber kaynağı
- news source, source
- haber kaynağı
- source of information
- hamlaç kaynağı
- torch welding
- hayat kaynağı
- sap
- hidrojen kaynağı
- (Havacılık) hydrogen brazen
- ikincil ışık kaynağı
- (Aydınlatma) secondary light source
- ileti kaynağı
- message source
- ilham kaynağı
- inspirer
- intikal ihtiyaçları kaynağı
- (Askeri) movement requirements generator
- istihbarat kaynağı
- source of information
- iyon kaynağı
- ion source
- kaynak
- headspring
- kaynak
- parent
- kaynak
- bottom
- kaynak
- beginning
The supplies are beginning to give out.
- Kaynaklar tükenmeye başlıyor.
- kaynak
- fountainhead, source (of a stream or river); spring
- kaynak
- patch, patched place (on rubber)
- kaynak
- patching (rubber)
- kaynak
- paternity
- kaynak
- chapter and verse
- kaynak
- grass roots
- kaynak
- principle
- kaynak
- inquiries
- kaynak
- origin
Where did such rumors originate?
- Bu söylentiler nereden kaynaklandı?
The fire originated from carelessness.
- Yangın dikkatsizlikten kaynaklanıyordu.
- kaynak
- authorship
- kaynak
- (haber) quarter
- kaynak
- weld, welded place
- kaynak
- resource , source
- kaynak
- root stock
- kaynak
- {i} Genesis
- kaynak
- {i} spore
- kaynak
- {i} wellspring
- kaynak
- {i} wellhead
- kaynak
- source material
- kaynak
- fountainhead
- kaynak
- provenience
- kaynak
- fountain head
- kaynak
- springhead
- kaynak
- original
- kaynak
- {i} womb
- kaynak
- source of supply
- kesintisiz güç kaynağı
- uninterruptable power supply
- kirlilik kaynağı
- (Çevre) pollution source
- kirlilik kaynağı
- (Çevre) source of pollution
- maden kaynağı
- mineral resource
- mesaj kaynağı
- message source
- meta dosyası kaynağı
- (Bilgisayar) metafile source
- metot kaynağı
- (Tıp) source of method
- milli ihtiyaçlar kaynağı
- (Askeri) notional requirements generator
- muharebe karargahı; yayın kaynağı
- (Askeri) battle staff; broadcast source
- mutluluk kaynağı
- joy
- nakit kaynağı
- (Ticaret) cash resource
- nakliye kaynağı
- (Bilgisayar) shipped from
- nehir kaynağı
- riverhead
- neşe kaynağı
- joy
- nokta kaynağı
- point welding, spot welding
- nokta kaynağı
- 1. spot welding. 2. (a) spot-weld
- nokta kaynağı ile tutturmak
- spot weld