kayboluş

listen to the pronunciation of kayboluş
التركية - الإنجليزية
loss
disappearance

Fadil didn't have anything to do with Layla's disappearance. - Fadıl'ın Leyla'nın kayboluşuyla ilgili yapacak hiçbir şeyi yoktu.

The police are looking into his disappearance. - Polis onun kayboluşunu inceliyor.

kaybol
disappear

To my amazement, it disappeared in an instant. - Benim için sürpriz oldu, o bir anda gözden kayboldu.

Tom disappeared without a trace. - Tom bir iz bırakmadan ortadan kayboldu.

kaybol
got lost
kaybol
melt away
kaybol
(Argo) bite me
kaybol
become lost
kaybol
get lost!

I am afraid that you will get lost. - Kaybolmuş olabileceğinden korkuyorum.

You can't get lost in big cities; there are maps everywhere! - Büyük kentlerde kaybolmazsın, her yerde haritalar var!

kaybol
get lost

I am afraid that you will get lost. - Kaybolmuş olabileceğinden korkuyorum.

You can't get lost in big cities; there are maps everywhere! - Büyük kentlerde kaybolmazsın, her yerde haritalar var!

التركية - التركية
Kaybolma işi veya biçimi
kayboluş
المفضلات