kaybeden

listen to the pronunciation of kaybeden
التركية - الإنجليزية
losing

World War II ended and the Olympics were revived in 1948 in London, but the losing countries of the war, Germany and Japan, were not invited. - 2.Dünya Savaşı sona erdi ve Olimpiyatlar 1948'de Londra'da yeniden başladı, ama savaşın kaybeden ülkeleri olan Almanya ve Japonya davet edilmediler.

loser

No one likes the loser. - Kaybedeni kimse sevmez.

You're all a bunch of losers. - Hepiniz bir kaybedenler grubusunuz.

kaybeden kimse
loser
kaybet
lose

Don't lose confidence, Mike. - Güvenini kaybetme, Mike.

Why did the lawyer lose in the argument? - Avukat savunmada niçin kaybetti?

kaybet
mislay
kaybet
{f} losing

I'm not worried about losing my job. - İşimi kaybetme hakkında endişeli değilim.

I can't stand losing her. - Ben onu kaybetmeye dayanamam.

kaybet
{f} lost

Thousands of people lost their lives in the Bhopal Gas Tragedy, and even today hundreds of thousands of people still suffer from the ill-effects of the poisonous gas. - Binlerce insan Bhopal Gaz Trajedisi'nde hayatlarını kaybetti ve bugün bile yüzlerce, hatta binlerce insan hâlâ zehirli gazın kötü etkilerinden muzdariptir.

They lost no time in leaving their home. - Evlerinden ayrılırlarken zaman kaybetmediler.

kaybedenler
the losers
kumarda kaybeden, aşkta kazanır
gamble, the love will win
kaybet
forfeit
kaybet
mislaid

I've mislaid my watch. - Kol saatimi kaybettim.

kaybeden
المفضلات